yok, ciddiyim. bıkmadan, usanmadan, üslubunu bozmadan hala millete bir şeyler anlatmaya çalışıyor, adeta çay kaşığı ile cephe için siper kazıyor kisil şu sözlükte. kendine sosyalist diyen -ben de dahil- herkes örnek almalı şu adamı ve üslubunu.
biraz yaşından büyük gösteren, zamanında çok mürekkep yalamış doğumgünü çocuğu.
pek doğum gini nick altısı girmeyen biri olarak söyleyebilirim ki iyi ki doğmuş. sözlükte ne yaptığını bilen insanların olduğunu bilmek cesaret veriyor.
bir ara çok kapıştık bu hocayla ideolojik konularda. anlaşamadıksa da iyi yazıyor, kalemi kuvvetli, bir hayli sağlam anlayacağınız. karşında boş teneke misali takırdamıyor . içinde çelik gibi beton doldurulmuş mübarek. sert vuruyor, kafana kafana. ama benim kafada adamantit kaplı, yeterince aldım ifadesini. iyidir, hoştur bir de şu enternasyonalist edebiyatından kurtulsa ne güzel olacak. ama çok geç yolun yarısını da geçmiş, istese de değişemez artık. vay be kelli felli de abimizmiş meğerse. el öpenleri çok olsun, doğum günü de kutlu olsun.
edit: 38 de değilmiş bu arada. beni, oltaya gelmiş sazan durumuna düşürdüğü teşekkür ederim kendilerine*..
38. yaşı türkiye cumhuriyet'i ve kıbrıs ile eski sovyet cumhuriyetler'i, küba, kore demokratik halk cumhuriyet'i, güney amerika ile dış elçiliklerde kutlanan yazar.
gece gece ufkumu açmış yazar. ortak noktalarımız var. sanırım ikimiz de demokrasiyi sevmiyoruz. ayrıldığımız noktalar var. o sosyalizmi markstan öğreniyor ben ondan. *
kimi zamanlar vardır, uzaktan bakarsınız kendinize. bu süre içerisinde fazla bir şey göremezsiniz. işte bu ciddi bir sorgulama sürecine girilmesi gerektiğine işaret eder.
biz küçükken, daha marksizmle ilk tanıştığımız genç abiler ablalar garip garip kavramlardan ve adamlardan bahsederlerdi. yok epistemolojik kopuş, yok ontoloji, , yok hegemonya, yok althusser... liste uzar gider. avrupa komünizmine ait bu rahatsız edici kavramlar şimdi anlıyorumda kendi yaşamlarımıza da uygulanabilir. yalın konuşmak gerekiyor. kimi zamanlar vardır, çevrenizden ve hayatınızdan koparsınız ya da size öyle gelir. işte bu bir krize ve kopuşa neden olur. epistemolojik koğuş diye bir kavram atmışlar. açıkçası bir şey ifade etmez bilmeyen adama. ama koğuş ve kriz dersek, eskiden uzaklaşma ve yabancılaşma dersek anlaşılır. işte daha evvel bir kopuş yaşandığı itiraf edilmiştir. şimdi o kopuş tamamlanmıştır. artık geçmişimize tamamen yabancılaşmış bir biçimde bakabiliriz.
hayatı değiştirmek ve dönüştürmek. iki önemli kavram. işte bu kavramların başlangıcı bir kopuşla oluyormuş. bu kopuşla gelen sıçrama insanlığın ilerlemesi demekmiş. işte bugün bunu anlamış ve tamamlamış olduk.
pek fazla konuşmadıysak da, iyi bir diyalektik materyalist ve tam bir eylem adamı olduğunu düşündüğüm yazar.***2 mart'ta kadıköy'de, 1 mayıs'ta taksim'de olarak 'sürüden ayrıldığını' belli eden yoldaşım. 15 haziran'da* kartal'da görüşmek, tanışmak isterdim ama katılamayacağım maalesef. umarım 3-5 temmuz gençlik kampında...
"ölüm üzerinden siyaset yapılmaz." diyebilen bir yazar. zira yapılırsa bugünkü gibi kendini kısıtlayan bir mücadele içine girileceğini ve mücadeleye zarar vereceğini düşünen yazar.