tribünden maçı izleyen adamın kafasının basmayacağı bir mevzudur. uzun kollu forma yahut kısa kollu forma giyme tercihi her zaman topçuya kalmaz. malzemeci vardır orada kapı gibi.
zaten genelde dikkat edilirse ev sahibi takımlarda olmaz böyle altı kaval üstü şişhane durumlar. deplasmana giden takımlarda bütün forma çeşitlerini değil en fazla iki-3 takım forma götürürler.
malzemeci birileriyle istişare ederek o gün sahaya çıkılacak formayı belirler. maç başlamadan önce takım formaları şortlarıyla kaleci formalarından birer numune hakemin odasına gönderilir. hakem bakar, renkler birbirine karışmaycak kadar netse bir sorun çıkarmaz. ama her iki takımın da formalarının renkleri birbirine yakınsa, hakem kendisi için saha içinde sıkıntı olacağını düşündüğünden misal der ki siz kontrast renkli formanızı giyin. (bjk-altay oynuyordur, ikisi de siyah çubuklu forma yollamış hakeme, hakem der ki bjk kardeşim sen git düz beyaz formanı giy böle olmaz. şortun da beyaz olsun.) bu durumda malzemecinin hayalleri yıkılır.
amuğa koyim der o kadar her boku hazırladık, şimdi her şey baştan başlayacak. hemen bütün formalar sandığa. yeni formalar sandıktan günyüzüne. şimdi bu durumdan kaynaklanan bir şekilde o an elde beyaz renk uzun kollu forma olmayabilir. (bu büyük takımlar için, genelde içeride oynanan maçlarda asla sorun olmaz)
bu nedenle şayet malzemeci sadist değilse, kış ortasında mecbur kalmadıkça kısa kollu formayla takımı sahaya çıkarmaz. bu nedenle de "kısa kollu formanın altına eldiven giymiş nobre" görüntüleri teknik aksaklık olmadığı durumlarda genelde yaşanmaz.
uzun kollu forma alacak parası olmayan futbolcudur. kışın uzun kollu forma giyenlere ibretler bakar. ola ki bi' yerden uzun kollu forma edinirse yazın da üzerinden çıkarmaz.