adıyla tezat yaratan bir edip cansever harikasıdır...
Ve yıllarca sonra kadının ölüsünü
Bir bulantı cenazesi gibi kaldırdılar içimden.
O gece konağın bütün lambalarını yaktım
Elimde bir içki $i$esiyle ben
Sanki bir insan $ehrayini vardı da, ben
Gecesiz bir sarı$ındım
Gecesiz bir sarı$ındım ve i$te
Bütün kapıları açtım kapadım
Kırdım parçaladım elime ne geçtiyse
Biblolar mı olur, yağlıboya tablolar mı, kristal takımlar mı
Elime ne geçtiyse
Açtım pencereleri dı$arı attım.
Durmadan atıyordum, e$yalar bitmiyordu ki hiç
E$yalar bitmedikçe öfkeyle içiyordum
Ve kinle
iniltiler duyuyordum aşağıdan yukarıdan
Ve bağrı$malar
Ve çığlıklar duyuyordum bir de
Tanıdığım artık ve bildiğim iyice
Acayip hayvan seslerine benzeyen
- Konak ki bir $im$ekti de, elle düzeltilmi$ti sanki bir yağmur öncesinde -
U$aklar evlatlıklar birbirine giriyordu
Birbirlerinden çıkıyordular
Aralarına karı$tım
Bo$aldım bo$aldım bo$aldım
Ve bilirdim, biliyordum, süresiz bir sarı$ındım
Ba$kalarını da çağırdım daha sonra
Ve kar$ıladım.
Oramla kar$ıladım, en çok oramla
Kapıda kar$ıladım, dü$ümde kar$ıladım
Bir sürü adamlar geldi, o bir sürü adamla bir sürü kadınlar
Nerde kim varsa i$te bir bir geliyordular
Mutsuzlar, umutsuzlar, uyumsuzlar
Ellerinde paketlerle geliyordular - neler yoktu ki -
içkiler, çiçekler, pastalar
Küçük küçük paketler, büyük büyük kutular.
[Ah, ne de çok $eyleri vardır da, nasıl
Hep böyle yerinde harcar bu kentsoylular.]
Giysiler giysiler gene giysiler
Fiyonklar, boncuklar, payetler
Değerli - değersiz, sahici - yalancı
Türlü türlü iğneler, yüzükler ve kolyeler
Önce hep nasılsınızlar, lütfenler, oturmaz mısınızlar
Denenmi$ iç geçirmeler, gizliden bakı$malar
Ve yaldızlı cümleler
Bu pazar ne yaptınız? Hangi pavyonda? Sahi mi?
iğreti kahkahalar, ucuzundan gülmeler
Bacak bacak üstüne atmalar, yerlere uzanmalar
Sigaralar içkiler
Sonra gene içkiler, hiç bitmeyen içkiler
Ve dudaklar ve gözler, ince uzun boyunlar
Memeler, kalçalar, kıçlar, falluslar
Ve yavaştan seviciler, ibneler
Poz kesen jigololar.
[Nasıl da vaktini bilirler her şeyin
Ve vaktinde giri$irler her $eye bu kent soylular.]
Sabaha kar$ı duruldu her $ey
Gidenler, gelenler, yeniden gidip gelenler
Duruldu konak
Denizanaları gibi açıldı kapandı
Sızanlar mı dersiniz, uyuyup kalanlar mı
- Elle düzeltilmi$ bir yağmur sonrası mı acaba -
Bir ara yağma edildiydi bütün kamçılar
Ne kalmı$sa kırıp dökmediğim
Fırlatıp atmadığım
Yağma edildiydi gümü$ şamdanlar
Saatler, konsollar, sehpalar
Perdeler, avizeler, halılar.
[Bilmezsiniz siz, bilemezsiniz
Görseniz nasıl ince
Nasıl da kibardırlar bu kentsoylular.]
Kanadı kanadı kanadı o gece bütün konak
Görkemli bir Kadın kaburgasını andıran konak
Bahçede acı acı bağıran tavusku$ları.
[Kim ne derse desin iyi bilirler kovulmayı da
Azıcık sırıtırlar, azıcık da $akaya filan alırlar
Ve usuldan ve bozmadan hiç durumlarını
Çıkarlar kırıtaraktan dı$arı
Yalanla avunurlar, yalanla korunurlar
Bilmezler utanmayı hiç bu koku$mu$ kentsoylular.]
Yaktım konağı da o gece
Bir daha, bir daha yaktım
Yüzlerce, yüzbinlerce yaktım hiç usanmadan
Aklımda bunlar kaldı sadece.
Soluksuz sessiz
Gölgesiz devinimsiz
Bir Ruhi Bey olarak Ruhi Beysiz
Kentin içine kadar sokuldum.
Ağzımın içi zehir gibiydi
Tuttum bir sigarayaktım
Kravatımı düzelttim
Ayakkabılarımı sildim
Ve sordum:
- Ben Ruhi Bey nasılım
- Sahi siz nasılsınız Ruhi Bey
- iyiyim iyiyim.