şimdi dünyanın halinden, ülkelerin halinden şikayet ediyoruz ya.
işte bunların tek suclusu bizleriz.
şu anda teklif edilen hakdışı, hakdışı olduğu içinde kirli olan işbirliğine kimse hayır demeyi bilmiyor. diyemiyor.
bunu diyebilmek için gerçek bir ahlaka sahip olmak gerekir.
ta ufakken yaşadığımız arkadaşlıklardan başlıyor bu durum.
lan işte şunla konuşmayalım, ikimiz oynayalım.
sen çocuğunu öyle bir ahlakla yetiştirmen gerekiyor ki, bu teklif haksız bir sebebe dayanıyorsa, çocuğun hayır diyebilmeli.
ona bunu öğretmezsen bu ileride iş hayatındaki kirli işbirliklerine doğru büyüyor. abi adam bizden fazla maaş alıyor, istediği işleri biraz savsaklayalım. kovsunlar ipneyi.
daha ileri gidiyor iş zamanla, o belediyede bizim seçmenimiz yok, hizmet götürmeyelim ya da ya o belediyede bizim seçmenimiz var. oraya bi şekilde ödenek aktaralım.
sonra emekli oluyorsun, o çocukta ülke yöneticisi oluyor. o ahlaklı yetiştirmediğin çocuk senin emekli maaşını arttırmayıp kendi kitlesine aktarıyor.
sen de diyorsun ki, geçinemiyoruz.
anlattığım olaylar silsilesi bütün dünyada aynı işliyor.
olayın adı, emekli maaşı oluyor, başka ülkelerin sömürülmesi oluyor, savaş çıkartıp silah satmak oluyor lakin işleyiş aynı.
eksik ahlak.
şimdi ben, ekonominin bu kara ilişkilerinde katkısıyla büüyüdüğünü de biliyorum, tüm dünya da ama bu kara ilişkiler olmasa daha yavaş büyüyen dünya ekonomileri olsa ne kaybedilir ki?
büyük şirketlerin kasaları daha az dolar ama inan olsun ki onlar bile daha mutlu yaşarlar. en azından çocuklarının, torunlarının soluduğu hava daha temiz olur.
ufacık bir ahlaksızlığın olayı nerelere getirebileceğine dair bir olaylar zinciri yazmaya çalıştım. bazı yerleri üstün körü olsa da öz olarak doğrudur.
daha iyi örnekler elbette verilebilir.
direk meramımı yazarsam.
3-4 sene daha sıkıntı çekin ama size hakkınız olmayan iş, arkadaş ve eğlence vaad eden kirli işbirliklerine hayır diyin ve çevrenize de bunu sık sık hatırlatın. kazanan siz olursunuz.