Boş bir kitaptır. içinde kelimelerin olması bir şeyi değiştirmez. Kadın, şarap, küfür, sokak lambası, cepteki el ögeleri kullanılarak yazılmış melankolinin vıcıklaşmış ve klasik kalıplarla lirizm yapan özenti bir kitaptır. Soba yakmak için kullanılabilir. Edebi değeri de yoktur.
Off soyle yazilar gordukce icimin yaglari eriyor. Okumadim, asla da okumayacagim. Rezil oldugu birkac alintisindan belli zaten. Fi kitabini aldim elime ilk cumlesinde biraktim gecen. Kalitesiz aptal okuyucular. Karamsar misiniz psikopat misiniz allahı dostoyevski acin onu okuyun. Öteki'yi oku sonra kalk yeraltı edebiyatı rererörö diye konuş.
24 yaşındayken yazıp bitirdiği ilk kitabı yazarın. 3 bölümden oluşuyor."kinyas kayra ve hayat" "kayra'nın yolu" ve "kinyas'ın yolu". Film tadında işler kitap. Okyanus ötesi ülkeler, bilinmeyen yerler, aşina olunmayan olaylar. Suç, sex, uyusturucu,. Türkiye'de denenmeyeni denemiş ve tek atmıştır. Fena patladı gitti. Filmi çekilse de fena olmaz
hakan günday'la hediye edilen "daha" ile tanıştık.
popülaritenin insanı eserden soğutması gerçekten sinir bozucu. "kinyas ve kayra" o kadar çok konuşulmuştu ki aklımın ucundan bile geçmedi okumak. özellikle birçok ergenin elinde görünce.
yapmamak gerek böyle ama işte...
neyse, şu an "kinyas ve kayra"ya sıra gelmesi mümkün değil. hatta aslında hakan günday okumak istediğim bir yazar değil.
kötü bir yazar değil aksine "daha" gerçekten her açıdan "tamam" bir kitaptı bana göre. okumak istemiyorum çünkü empati kuruyorum... dertlenmek istemiyorum ben. frp yoıllayın bana.
hakan Günday'ın om yayınevinden çıkan ilk romanı, biraz aceleye getirilmiş etkisi uyandırdı bende.
Hakan Günday son dönemde Müslüm ile de ünlenince diğer romanlarını okumaktan vazgeçtim, popülere tepkimden.
Ben bu kitabi iki kere okudum, ilk okuduğumda anlamadim belki anlarim diye yine okudum ama yok anlamıyorum hayir gerizekali da değilim. Manyaklik derecesinde kitap okurum ama tek anlamadığım kitap bu yani. Ee sonuç.
Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tann’nın yüzü. Bilmiyorum… Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım ! Ancak hayattayım.
Kayra, bir gün bana, “Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun” demişti. “Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haber olmayan bütün geri zekâlılar gibi. Ölmesine çeyrek kalmış, herkesi yaşadığına pişman etmeye çalışan, sağlıklı oldukları için suçluluk duymalarını isteyen hastalıklı, yaşlı bir kadın gibisin.”
O an çok sinirlenmiştim. Ama haklıydı. Ben hiçbir şey yapmıyordum. Hiçbir şey yapmayan adam bendim! Herkesin koştuğu saatlerde ben saniyeleri sayıyordum. Ne yaparsam yapayım, hiçbir işe yaramayacaktı çünkü.
“Yarar yok bu dünyada ! Ölüm varsa yarar yok ! Ölüm bütün sihri bozar. Kurtardığın hayatlar da ölür. Aldığın Nobeller de paslanır. Doğduğun evler de yıkılır. Bin yıl yaşa, görürsün !” dedim kendime…
Ve beklemeye başladım. Yıllardır yaptığım tek iş zaman öldürmek. Dişçinin bekleme odasındaki dergileri okumaktan farkı yok aslında yolculuklarımın, hayallerimin, cinayetlerimin. Her saniye lehime işliyor. işte tek işbirlikçim! Zaman. Onun dışında kimse yardım etmiyor bana. Dünya durursa ölürüm! Bir gün o kadar sıkılıyordum ki bir köpek düzdüm diyen eski bir dostum gibi, oynadığım oyun zamanla.
Bir insanın beklerken yapabileceklerinin sınırı yoktur. Bazıları devlet başkanı, bazıları sihirbaz, bazıları da deli olur sıkıntıdan. Bense en üstün yaratık olduğumu kanıtlamak için kendime, hiçbir şey yapmadan bekliyorum.
Bence güzel bir kitap yerli yersiz gerekli gereksiz bir çok şeyden bahsedilir anlatılır, düşünseniz aklınıza gelmeyecek saçmalıklar hakkında düşündürür. Bu yüzden severim. Neresinden başlarsam başlayayım keyif verir. Defalarca okudum.