yazım tekniği itibarı ile 'sokak edebiyatı' olarak da isimlendirilen 'underground' bir romandır. bu tür romanlar, polisiye, deneme, anı, aşk, macera gibi klasik roman türlerini sevenler tarafından pek tercih edilmezler. Sevenlerini ise genel okuyucu kitlesine oranlandığında sayıca az fakat tam anlamıyla hayran tabir edilecek bir kitle oluşturur.
okuyucu beklentileri, bu dalda dünya devleri olarak kabul edilen; mirbau, lucas veya octave okuyormuşcasına yüksek tutulduğunda tat vermemesi doğaldır. buna mukabil, yazar hakan günday'ın kendine özgü bir yazım tekniği olduğu da yadsınamaz. sokak edebiyatına tam uyumlu ve kahramanlarının karakterlerine de fazlasıyla yansıyan harbi bir meşrebi vardır günday'ın ki bence hoştur.
sonraki romanı zargana nerede ise 'kinyas ve kayra'nın bir tekrarı niteliğindedir ki üçüncü bir tekrarı göze alamadığımdan 'piç' adlı romanını da okumadım.
aslında oturup uzun uzun anlatmak isterdim ama o kadar boş bir kitap ki, okurken geçirdiğim zamana acıyorum ve ağzımdan istemediğim, kaliteli ve entelektüel kişiliğime aykırı düşen lakırdılar çıkar diye korkuyorum. ayrıca, sığır gibi bu kitabı övenlere de baya sövdüm, haberleri olsun anına koyayım.
evet, şunları söyleyebilirim; kişilik bunalımı geçirip, iki beden üzerinden bunu tartışan ve çokça j.d. sallinger ve benzeri romancılara ait aforizmialarla hazırlanmış bu özenti kitap, özenti bir karanlık yaşayan boş insanlara hitap ediyor. aslında bir bok anlattığı yok ve insan düşüncesine pozitif katkısı sıfır. hatta zaman çaldığı için ve korsanı olmadığı için de maddi ve manevi zararları bulunmakta. dikkat bu kitaba, ehe.