gözlerimi dikmiş seyrediyorum
bulutların zamanı nasıl sürüklediğini gökyüzünde.
geride kalan hep ben,ilerleyen hep zaman
bileklerimde kana susamış damarlarımın çarpıntısı
ramazan davulcusunun ritmik vuruşu gibi
halımın üzerinde batacak bir bedenin son çırpıntısı,
henüz vizyona girmemiş bir filmin fragmanı gibi
izliyorum geleceğimi, gelecek gelmeden.
sormam lazım, niçin? nasıl? ve neden?
bu hüzünlü konserde mendil dağıtmayan
assolistdemidir suç?
yoksa söylenen parçalar mutluluk şarkılarımı
anladığım seferi gelmiş bir yolcunun ağıdımı?
kendimi yusufun atıldığı kuyuya bırakıp
bekliyorum fareler kemirmeden önce.
birileri bulup şahı olacağım ütopyaya götürsün diye.
tahıl ambarının ortasında aç kalmış bir güvercinim
yiyeceğim bütün umut buğdayları
toplanıp fabrikalarda un ufak edilmiş
o unların ekmek olması için
ne kadar beklemem gerekli
el cevap.
answer the question
birilerinin duyması için hangi dilde
hangi büyülü soruyu sormalıyım?
yoksa sadece susmalımıyım?
kendisine söz hakkı verilmeyen büyük bir ailenin
en dışlanmış çocuğu gibiyim hayatın
kimyevi bir deney çektiğim işkenceler.
bir tas (hayat)
bir parmak su dibinde(acılar)
bir kalıp sabun(ben) içinde
tası pencerenin önüne bırak
ve sabunun o suyun içinde
ölümüne bak!!