kimseyi sevmemeyi seviyordur belki üstüne gitmeyin çok. Hiç birimiz mükemmel değiliz ve hiç birimizin bir diğerine tahammülü yok nasıl sevsin nasıl sevelim abicim.
Hissizleşmektir. Kişi kendisini sevdiği için değildir. Kendisi sevilmeyip terkedildiği ve acılara maruz kaldığı için beden ve ruh yorulur. Tükenir. Sonra güven kırılır, aşka insanlara bakış açın değişir. Güvenemezsin, her gelen bir önecekinin yaşattığını yaşatacak gibi korku sarar. Ve birdaha kimseyi sevecek cesaretin kalmaz. Acıtır yakar bu durum insanın canını.
Her insan ömründe mutlaka birilerini sevmiştir. En başta annesi, babası, -varsa- kardeşi, diğer aile üyeleri.. Zamanla büyüyüp sosyal hayata karışınca, diğer insanları tanıyınca bilhassa karşı cinsten insanları da sevmeye başlar insanoğlu. Fakat, garibim kız/erkek fark etmez yeni karşılaşılan insanların da aile efradı gibi kendilerini karşılıksız ve çıkarsız seveceğini düşünür. Beklentisi o yöndedir. Çünkü ailede öyle görmüştür. Herkes onu prens/prenses gibi sevmiştir. Bir dediği iki olmamış, istenilen her şey alınmış. Karşılık beklenmemiş, bedeli istenmemiş. Ama gel gelelim sosyal hayatta tanışılan yeni kişilerle kurulan ilişkilerin çoğunda böyle bir şey mümkün olmamıştır. Hayatta herkes mutlaka öyle ya da böyle bir şekilde o malum darbeyi yemiştir. Bu bir dosttan da olabilir bir sevgiliden de... Sevgiliyi ele alacak olursak;
Eğer ki gerçekten birini sevmişse ve sevdiği de onu sevdiği yalanına onu kandırmışsa işte beklenen kaçınılmaz gerçek ortaya çıktığında artık kızımız/oğlumuz hayata bakış açısını değiştirmiş, insanlardan soğumuş ve hatta tiksinme seviyesine kadar gelmiştir. Tiksinme seviyesi bu sevme olayının bir kaç kez tekrar etmesinden sonra da çıktığı görülmüştür. insanların büyük bir kısmı özellikle bizim ülkemizde artık kimseyi kolay kolay sevemeyeceğini düşünür. Çünkü yediği ilk darbe onda büyük hayal kırıklığı yaşatmıştır. Bundan sonra kimseyi sevemeyeceğini düşünür, onu unutamayacağını hep onu hatırlayacağını falan.. Hepimiz yaşadık, yaşıyoruz, yaşayacağız. Ama inanın insan yine de seviyor be. Ne kadar darbe alırsa alsın, ne kadar aldatılırsa aldatılsın yine de seviyor. inanıyorum bir gün ben de seveceğim. Ben de güveneceğim.
Sonuç olarak; ben de sizler gibi sevemiyorum kardeşler. Ben de güvenip de kimseye bağlanamıyorum. Ama bir gün olur, olacak. inanıyorum.. Umut en güzel şey.
sevemiyorum dostlarım, buraya sayfalarca yazı da dökerdim ama kimin umrunda. elimden bişey gelmiyor, dilimden gelen sadece allah gönlümüze göre versin. aksi takdirde adamı hayattan soğutur, sürekli kendinde sorun aratır. sorun herseyde olabilir kesin bir cevabı asla bulunamayacak. neden yalnızım diye sorduğunda kendine, verdiğin cevapların sadece kendini avutmak için veya ezik konumuna düşmemek için uydurduğun şeyler olduğunu farkedeceksin. hele bir de aşık olmak isteyip olamamak var ya.. ah o duygu, hayatı yasamak isteyip yaşayamamak, güzel gözlere bakıp aradığını bulamamak.
Bataklıktan tek başına çıktıysan, Kanayan yaranı tek başına sardıysan sevemezsin. Sevmek için fırsat versende defalarca olan sana olur. için buza döner. Isıtmaya çalışırsın daha çok donarsın. Sonrada insanlara tahammülün kalmaz. En ufak bi incelmede koparırsın.
içinizde Bir eksiklik olduğunu gösteren bir durum. Artık o eksik her neyse bulmalı, ve halletmelisiniz. Bir de mükemmelliyetçi insanlarda oluyor bu durum o ayrı.
Ve birdaha kimseyi sevmeyecek olmaktan çok korkmak. Enkaz gibi bir ilişkinin üzerinden 2 sene geçmesine rağmen kimseyle Flört veya one-night stand aşamasından öteye geçemiyorum. Ya seçici oluyorum (ki bundan çok korkuyorum) ya da gerçekten kalbim öldü. Birini sevip köpek gibi acı çekmeyi bile özlüyor insan. insanlar hep yapmacık, çıkarcı geliyor. Ya sevgi diye birşey yoktu sadece çocukluktu ve şuan büyüdük. Ya da bir hakkımız vardı ve onu kaybettik.