Eğer ciddi bir mevzu hakkında söylediklerinden sonra başına geliyorsa epey üzücü, geyik bir hikaye anlattıktan sonra yaşanıyorsa şaşkınlıkla basit bir hayal kırıklığını birlikte yaşatan durumdur.
ygs 2011'den iki ya da üç gün sonrası... sınavı -hatırladığım kadarıyla- kontrol ettikten sonra dersaneye ilk gidişim o gün. tarih öğretmenimle karşılaştım. ki bu öğretmen benden en fazla bıkan öğretmendi. haftada 2 gün yapılan soru çözümlerinin her birinin dörtte birini işgal eden, her hafta bir etüt yazdırıp orada da soru çözdürmemden bıkmıştı. tarih sorularından biri şuydu ygs'de:
1. Kayseri yakınlarındaki Kültepe’de yapılan kazılarda, Asurlu tüccarlara ait karum adı verilen bir pazar yeri ve çivi yazısıyla yazılmış ticari ve hukuki içerikli kil tabletler bulunmuştur.
Tarih biliminde bu bilgilere,
I. paleografi,
II. arkeoloji,
III. antropoloji
bilimlerinin hangilerinden yararlanılarak ulaşıldığı savunulabilir?
A) Yalnız III
B) Yalnız I
C) I, II ve III
D) I ve II
E) Yalnız II
hoca bu soruyu ne yaptığımı sordu. "dwayde sen bu baş konulardan hiç soru sormamıştın, naptın yapabildin mi?" dedi. yaptığımı söyledim (cevap d seçeneği). "kime sorsam antropolojiyi de almış sen nasıl fark ettin" diye sordu. şu cevabı verdim:
"sınavın önceki günü av mevsimi'ni izlemiştim hocam. orada da antroplojiyle iligli çok güzel bir muhabbet vardı cem yılmaz'la okan yalabık hakkında. ne olduğu oradan aklımda kaldı."
hocanın verdiği cevap şuydu: "dwayde bi siktir git ya."
bununla başlayan olayda kimseyi bu gerçeğe inandıramadım. bir hayal kırıklığı oldu elbette. büyütülecek bir şey değil ama kime söylesem bu olayı herkes hocamla aynı tepkiyi verdi.
üniversitedeki hocaların çoğunun (namuslu şerefli olanları tenzih ederim) üçkağıtçılığını, oğlunu evlendireceği için herkesi yazın da okulda görmek istemelerini, vize notlarını 1.5 ayda açıklayan hocanın nasıl olduysa final notlarını sade ve sadece 3 günde (mecazen 3 gün değil bildiğimiz 3 gün) açıkladığını kimseye anlatamamaktır. kimseye anlatamamanın toplumdaki adı ise bahane bulmaktır.