müzeyyen senar hanımefendinin o kalın sesiyle en güzel biçimde söylediği nihavend makamından muazzam bir türk sanat musikisi bestesi. müzeyyen senar'ın bu şarkıyı söylerken, aralardaki geçişlerde hep rakısını yudumladığını düşünmüşümdür nedense. sözleri kısa gibi görünse de, hiç de kısa bir parça değildir.
alarm sesi olarak seçtiğim şarkı. sabahları uyanmaktan nefret eden kişiler için bire bir. iyice nefret ediyorsunuz uyanmaktan. yine kötü bir gün diyorsunuz ama şikayet etmeyen o güzel sesi duyunca yalnız değilim de demiyor değilsiniz hani.*
dinleneceği zamana dikkat edilmesi gereken şarkılardandır. akşamın en hüzünlü saatinde denize karşı oturup iki kadeh rakı içerken müzeyyen senar'dan dinlenince beyni sulandırabilecek kadar etkilidir.
fasıl eşliğinde dostlarla yemek yenir. kadehinizi kaldırdığınızda kulağınıza tınısı gelen şarkıdır. gece devam eder şişelerin dibi görülür, başınız döner, onu düşünürsünüz gözleriniz dolar, şehrin ışıklarını izlersiniz gittiğiniz dağ restoranında. yine kulağınıza çalınan şarkıdır. ayağa kalkmakta zorlanırsınız, diliniz dolanır konuşamazsınız, zoraki yürürken mırıldandığınız şarkıdır. anlarsınız ki sizi sarhoş eden alkol değil bu şarkıdır.
eda karaytuğ'un da çok güzel seslendirmiş olduğu eser. musiki ile uzaktan yakından ilgisi olmayan beni bile cezbetti. dinledikçe şimdiki şarkıların ne denli basit ve yetersiz olduğunu daha çok idrak ediyor insan.
türk sanat müziğinin en güzel serlerinden biridir. nihavent makamında yazılmış kemani serkis efendi sarkısı. daha sadeleştirilmiş hali;
kimseye etmem şikayet, aglarım ben halime
titrerim suclu gibi baktıkça geleceğime
karanlık perdesi cekilmiş,korkarım bahtıma
titrerim suclu gibi baktıkça geleceğime
muhtesem bir ezgisi vardır. nagme yapamayanların söylememesi gerekir. güzel yorumları için
(bkz: müzeyyen senar)
(bkz: sevval sam)
(bkz: sadri alışık)*
taş plakların o cızırtılı sesinin kulaklarımızda yankısını bulmasını sağlayan önemli bir şarkı. maziden kopup gelen/sadri alışık'lı filmlerden de aşina olduğumuz büyüleyici bir eser. sade bir dörtlükten mürekkep olup insanı bu kadar etkileyen şarkı sayısı bir elin parmaklarını geçmez. mümkün müdür şimdi böylesine güzellikte şarkılar yapılsın. bizi can damarımızdan yakalasın.
Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime
sözlerindeki "baktıkça" ve "istikbalime" kelimeleri, bir çok yorumcusu tarafından "bakdıkca" ve "isdikbalime" şeklinde telaffuz edilen, insanın dinledikçe dinleyesi gelen, tadı damaktan kolay kolay silinmeyen harikulade tsm eseridir.*
ah bu şarkıların gözü kör olsun dedirtecek derecede muhteşem iki eserden birincisidir. diğeri için (bkz: gamzedeyim deva bulmam)
bu parçanın hele hele üçüncü mısrası gelip çatınca yani "perde-i zulmet çekilmiş.." diye başlayan kısımda duygular ayağa fırlar bunlar nasıl sözler, bu nasıl bir musıki, anlayan varsa beri gelsin. bu eserleri yaratanlar nasıl insanlar?
müzeyyen senar hanımefendi gibi okuyan da yoktur bu parçayı, en iyi okuyan bir kaç kişi ancak o'na yaklaşmışlardır.
kimseye etmem şikayet ve gamzedeyim deva bulmam dinledikten sonra bir de yine müzeyyen senar hanımefendi'nin muhteşem seslerinden "akşam olunca yarelerim sızlar" dinleyiniz, duygusal kopma yaşamak için birebir.
insana, ''istikbaline baktıkça mücrim gibi titreme'' hissi veren muazzam şarkı. veee ironi içeren sözler. şikayet etmeme halinin , böylesine şikayet ederek anlatımı.