Derdinizi anlatırken size yardım niteliğinde uzanmasını beklediğiniz ellerin, ellerinizden tutmak yerine yakanızdan çekiştirmesi sonucu hayatın ve şartların siz istemeseniz de sizi itelediği bir tercihtir, kimseye dert anlatmamak.
Ancak unutulan nokta şu ki;
ne içimiz yaşadıklarımızın tümünü barındıracak kadar geniş, ne de psikolojimiz bunların tümünü saklayabilecek kadar sağlam.
Buna rağmen gelin görün ki insan eninde sonunda bir şekilde yalnızlığa itiliyor, ta ki içiniz yanardağ misali taşıp, anlatamayıp biriktirdikleriniz istemsizce ortaya çıkana dek.
Nihayetinde kısır döngü durmaksızın devam ediyor ;
Neden anlatmadın..! Anlattım, peki sen neden dinlemedin..!
Hayır anlatmadın, anlatsaydın dinlerdim..!
insanlara derdini anlatınca "amaan o da dert mi, bak benim şu derdim var" diyip dertleri sidik yarışına sokmak, bu duruma sebep olabilir.
ya da toplum olarak söylemeye alıştığımız "takma kafana, hayırlısı böyleymiş, şükret daha kötü durumda olabilirdin" tarzı cümleler...
Bana uzak olsun tüm o dertli tipler. Bana hiçbir şey anlatmasınlar pls. Onun bunun dert babası falan olamam. Dert diye bir şey yok bu dünyada. Dert denilen şey beklenti işte amına koyuyum yalan mı?
Derman olmayacaksa anlatmamak en iyisidir. Aksi halde sadece değersizleştiğinizle kalırsınız. Derdinizi anlattığınız kişi artık size daha az saygı duymaya başlar.