tecrübeler farklıdır. ikizler bile birbirini %100 anlayamaz, tecrübeleri farklı çünkü. ikisinin de derdi başka olur. durum böyleyken başkasının anlamasını beklemek saçmadır zaten.
malum kişiden sonra insanların büyük bir kısmının bilgiye, bilene değer vermemeye başlaması ve herbokologluğa terfi etmesi neticesinde kimseyi dinlemeye değer bulmaması sonucu gelinen acıklı durumdur.
çünkü dördüncü evredeyiz. bu evre kısaca "frekansların yavaş yavaş karışmaya başladığı" evre oluyor. ruh, sözde mutlak aydınlanma ve ego yanılgısını farkında olduğu için kafa karışıklıkları ve bünyede belli belirsiz boşluklar oluşmaya başladı. bu sadece belli kişilere olmuyor, herkese oluyor. yarınlarda tamamen çıldırmış bir insanlık var diye düşünebilirsiniz ama yok. yani komple yok.
anlatamamışsınızdır belki de. zaten sizi anlayacak birini arıyorsanız daha çok ararsınız çünkü yoktur. Zaten niye böyle arayışlara girer ki insan? kendi kendimize yetebilmeyi öğrenmeliyiz.
Doğrusu Kimsenin kimseyi hiçbir zaman anlayamayacak olmasıdır. Hepimiz tonlarca duygu, anı ve serbest çağrışım ağıyla öleceğiz, sır küpü gibi kimseye tam olarak nasıl olduğunu hissettiremeden. Dilin yavanlığı hiçbir zaman hiçbir şeye yetmedi ki zaten. Dolayısıyla iletişimsizlik triplerine girmenin anlamı yok; gereksiz küfürden ve şiddetten kaçınmak kâfi.
"...oysa okyanus üzerinde konacak toprak parçası bulamayan kuşlar gibi, sürgün bir yaşama asılı gibiyiz. birbirimize borçlu, birbirimize merhametli, birbirimize insan olmaktan başka şansımız yok..."