ömer hayyamın rubailerinden alıntı yapılarak çok güzel bestelenen mehmet güreli yorumuyla* çok güzel oturan dinlenebilir kült şarkıdır. zuhal olcay da yorumlamıştır ayrıca.
sözleri de:
bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
gül rengi şarap içilmez mi böyle günde
seher yeli, eser yırtar eteğini gülün
güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
kimse bilmez, kimse bilmez
kent ozanları isimli albümde mehmet güreli'nin yorumladığı, sözleri ömer hayyam'a ait şarkı. hüsn'i talil ancak bu kadar güzel yapılır. yıllarca dinlenir gene bıkılmaz. sözleri şöyledir:
seher yeli eser yirtar etegini gülün
güle baktikca cirpinir yüreği bülbülün
sen şarap içmene bak, çünkü nice gül yüzler
kopup dallarindan toprak olmadalar her gün
bu yildizli gökler ne zaman basladi dönmeye
ne zaman yikilip gidecek bu güzelim kubbe
aklin yollariyla ölçüp biçemezsin bunu sen
mantiklarin, kiyaslarin sökmez senin bu işte
bulut gecti, gözyaşlari kaldi cimende
gül rengi şarap içilmez mi boyle günde?
bugün bu çimen bizim, yarin kim bilir kim
gezecek, bizim topragin yeşilligince
defalarca bıkmadan dinlenebilecek bir şarkı. hayyam güzel yazmış, mehmet güreli şahane bestelemiş ve zuhal olcay da harika seslendirmiş. ama güreli'nin yorumu bambaşkadır. şiddetle tavsiye edilir.
Kimse bilmez, gecenin zifiri karanlık çamurunda boğuluşumu.
kimse bilmez, haykıramadığım için gözümden yaş yerine kelimeler aktığını.
ve kimse bilemez, seni çok sevmişken ölüme susayışımı...
ilk dinleyişim trabzon'dan adana'ya giden bir otobüste olmuştu.
giresun ile ordu arasında bir yerlerdeydik. yağmur henüz durmuş, hemen ardından da güneş ışınları gökyüzünü kaplayan koyu bulutlar arasından sızmaya başlamıştı. rüzgardan kabaran deniz koyu maviye çalıyordu...
2 sene önce kesfettigim mehmet güreli sarkisi. zuhal olcay da söyler. ama mehmet güreli`den dinlemenin tadi baskadir. simdiye kadar dinlemediyseniz, bulasmamaniz tavsiye edilir.
aşk yok
savaş yok
dostum yok
düşmanım yok
kendi küçük krallığımda mutluyum yalnızlığımla
kimse bilmez
kimse duymaz
tek kahraman benim burda
kimseden korkmam bilirim kocaman bir
yalanım aslında
çok mu uzak mutluluk güzel yalanlarda
kendimi kandırdım büyük hayallerde
sev beni
hisset beni
tam düşerken
tut beni
duy beni
bul beni
sev beni *
çok geçtim ben bu köprülerin altından, bu şehrin s'ur diplerinde çok güneşler doğurdum da, kimseye yar etmedim sancıyı, sur d'iplerine tutuna tutuna işte, bağırmadım bile sesin düşünce ellerime..
gitmek bazen en çok kalmakmış ya da gidenmiş aslında terkedilen, ben bunu öğrendiğimde saat on ikiyi seyrek geçiyordu, yani hep ucu ucuna yetişilmiş zamanları sık d'okuyarak defol'u üretim safhalarından da geçtim, bilmez kimse..
"gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?"
küfre'ngi bakışlar mırıldanırken sen, ben elimde kalan külleri yeniden yakmakla meşguldüm, hani belki'lerin iğreti duruşlarıyla inilti kıvamında "kendine iyi bak"ların çarpımını içimde karelere b'ölüyordum, kalan; sıfırdı hep, tamsay(g)ılı rakamlar saatlere düşüyordu işte, on ikiyi seyrek geçiyordu..
"bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe"
eflatun demiştim, eflatun koymuştum göğün adını, eflatun kubbeler, eflatun sufleler inşa edilmiyorken şimdi bu gölgelerin ardından rengâhenk yıldızlar ifşa etsen ne çıkar, ne çıkar göğ(s)ünden..?
110'un muhtesem bir sarkısıdır. hande yener türkiyenin elektronik müzikteki kraliçesi ile 110 o zaman prodigy ile aynı kalitede midir ? sorusunu akıllara kazımıştır.
"bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye"
kimse bilmez.. kimse bilmez..
ben biliyorum sanırım, tam olarak seni tanıdığım güne denk geliyor olmalı.. zaman, mekan hiç bir şey kalmamıştı yaşamımda o zamanlar..şimdi tik taklarım daha bir yavaş sanki, ardından azalıyor anlamlar..
uçucu bir şeydi sanki; aniden gelen bir koku gibi. gelip ve geçtiğini sandığım.. her duyumsamada daha da güçlenen ve unutulmayan bir koku. ama kimde alsam o kokuyu ürküp kaçıyorum artık. kim baksa senin gibi, kayboluyorum ortalıktan. çok isterdim senin gibi gözden ırak gönülden şaşmaz olabilmeyi..