doğurabilme yeteneğine sahip her kadına anne denmez.
geceleri üstü açılmış mı diye kontrole gelen kadın ile evladını sokağa bırakan kadın bir tutulamaz.
hep çocuklarının iyiliğini isterler vehadiseler karşısında söyledikleriyle bizi kendimize getiren yegane insandır..sevilesi, sizi sadece siz olduğunuz için seven ve ağlarsa ana ağlar gerisi yalan ağlar... ötesi yoktur. bazen bizi güldürürler de :bkz:
eskiden olsa seni doğuran ve eşini doğuran kadına derdik olur biterdi. şimdi senin embriyo halini taşıyana ve senin embriyo haline dönüşmende rol oynayan yumurtanın alındığı kadına seçeneği de mümkün. aynı şey eşiniz içinde geçerli, işler karışık yani.
doğuran mı yoksa büyüten mi?
gerçekten tartışılanısı bir sorudur: doğuran biyoljik olarak annesidir; genetik özelliklerini ve kalıtımsal özelliklerini taşır. Bir bakışını, kaşını, gözünü, ellerini, tırnaklarını almıştır biyolojik annesinden.
Bir yanda da sosyal olarak gelişimine sebep olan; doğduğundan itibaren öğrenilebilecek özelliklerini veren; çevresine, nasıl oturup kalktığına, yürüyüşüne, yemek yemesine yön veren biyolojik olmayan annesi vardır.
ikisi de annedir, ikisi de candır, doğuran da büyüten de "anne" hitabını hakeden kişidir.
insanın kendisine "bu hayatta kim ölürse dünyam kararır" sorusunu sorduğunda aldığı cevaptır.
evladı ne yaparsa yapsın, onu ne kadar üzerse üzsün durmadan kucak açan bağrına basan yüce insana denir.
ilk olarak bizi dokuz ay karnında taşır. Sonrasında bizi belirli bir yaşa kadar getiren. her türlü rahatsızlığımız da kendi hasta olmuş gibi rahatsız olan. bizim kendimizden daha iyi bir melektir annelerimiz...
annecim iyi ki varsın.
aynı anda kendi çantasını, çocuğunun çantasını, çocuğunun oyuncak kutusunu, market torbasını, çocuğunun ayakkabısını ve hatta çocuğunu taşıyan; bir yandan da ev anahtarını bulmaya çalışan kişiye denir.