efkârınızdan gözünüz hiçbir şey görmediğinde. düştüğünüz bir kuyunun en dibinde olduğunu hissettiğinizde bir merdiven var mı diye bakınmadığınızda..
o zaman öyle bir zamandır ki; bütün hıncınızla koştuğunuzda ayağınıza çelme takan kimmiş diye kafanızı çevirmeye vaktiniz olmadığında..
bir amaç için dört nala giderken arkanızdaki seslere aldırmadığınızda..
bir dert için iki elinizi başınızın arasına alıp omzunuza dokunan için kafanızı dahi kaldıracak dermanı kendinizde bulamadığınızda..
bir sevinç için ayaklarınız yerden kesildiğinde, sizi nefretle izleyenleri görmediğinizde..
bir de kafanızı kuma gömdüğünüzde sizin bir göz olsun acaba "kim var" diye düşünmediğiniz oysa farkettiğiniz andan itibaren üzerinizdeki bir çok gözün farkında olduğunuzdur...
yasemin mori'nin finnari kakaraska albümündeki şizofrenik işlerinden biri. bunu dinlediğimden beri tuvalete ışık açmadan gidemiyorum lan.
sözleri gelsin
Elimde yolu kaybetmiş ipimle boyunlardayım.
Sıkıyorum ruhları avuçlar gibi kumaşları.
Elimde bir umut var.
Eflatuna boyalı serseri bulutlar?
Kürenin içine hapsolmuş kralları güldürüyorlar.
Bukowski ah canım Bukowski.
Kuduruyorum içtikçe dünyayı kutlamalar başlar.
Melekler kendilerine kaçacak bir delik arar.
Yürüyorum boşlukta adımlarım.
Dokunsan yeryüzüne iniş var.
Köklerime değdiğimde orada müthiş bir güç var.
Alıp sırtıma yaralı bedenimi.
Elimde kendimle (Ağır adımlarla) kaybolmuşum.
Karnavala karıştığımda yok olmuşum.
Niye düştü dolunay?
Saçılmış bin parça ışıklar.
Dağılan güzel yüzü artık gülmüyor mu?
Niye küstü tüm kuşlar?
Konuşmuyorlar benimle.
Tüm şefkatli bulutlar sereserpe üzerimde.
Elimde bir masalın ucu.
Kaf dağın ardına bir yolcu.
Önümde devler canavarlar.
Arkamda kim var?
Beni sana getiren o eşsiz düzen var ya....