An itibariyle ayak küçük parmağı ile masa sehpa vs. ilişkisini milyonlardan saklamak isteyen ve sırf bu nedenle soruyu seyircilere sorduğunu düşündüğüm bir bayan yarışmakta.
Yapma yavrum; o sehpalar tüm küçük parmakları ayartıyor, utanma bizden.*
lise yıllarında "keşke katılsam", üniversite yıllarımda "az daha piş bakalım" dediğim, gelecek yıllarda "son kararım" diyeceğim elit yarışma programıdır. bekleme sürelerinin azaltılması çok doğru bir adımdır.
bizim millettin aşağılık kompleksine sahip olduğunu, kendine güvenmediğini aleni şekilde ortaya koyan program.
örneğin bir çocuk katılıyor bu programa, ''2 üniversite mezunuyum'' diyor. ''master yapıyorum'' diyor. sonra ilk soru geliyor ''futbol kaçar kişi ile oynanır??'' kem ediyor küm ediyor çocuk, bilemeyip eleniyor. gülüyor bizim millet ''iki üniversite mezunu ama salak adam'' diyor ''ben bile biliyorum'' diyor. eğleniyor, mutlu oluyor.
hani hep diyoruz yaa ''niye halktan biri çıkmıyor bu programa, niye hep sınavlarda dereceye girenler çıkıyor??'' diye. işte bu yüzden. yapımcılar da biliyor bizim milletin bunu sevip bundan haz aldığını *. o sebeple dikkat edin çoğunlukla 1. soru 2. ve 3. sorudan daha zor-abzürt oluyor.
peki, bizim milletin aşağılık kompleksine sahip olduğu kanısına nereden mi vardım??
dediğim gibi soru geliyor ''futbol kaçar kişi ile oynanır??'' şimdi olağan durumda bunu toplumda ''bilgisiz'' diye yaftalanan birisi bile bilir. ama herkes unutuyor ''bilgi yarışmaları aynı zamanda ilgi yarışmalarıdır'' kolay soru gelir ilgi alanın dışındadır, yapamazsın.
lakin biz öyle demiyoruz bilakis bir çok kişi kendi bildiğini bilmeyeni ''aptal'' olarak nitelendiriyor. çünkü çoğunluk aşağılık kompleksine girmiş. ''benim gibi zayıf, salak, beceriksiz birinin bile bildiği şeyi nasıl bilmez'' diye düşünüyor bilinçaltında. ''benim gibi bir insanın bile bildiğini bilmeyen harbi maldır'' diye düşünüyor fakat bir çoğu bunun farkında değil.
yoksa meclis başkanın giydiği elbisenin ne olduğunu bilmeyeni ''gerizekalı'' diye adlandırmak ne ile açıklanabilir ki??
not: kişisel düşüncelerim, elbette yanılıyor da olabilirim.
genel olarak üniversitelerinin çağrıldığı, son zamanlarda iyice tadı kaçan, gelenlerin çoğunun boyunun ölçüsünü alıp gittiği yarışma.kenan ışık da sunmasa bu yarışmayı kim izler merak ediyorum.
bu aralar atv de yayınlanan bana göre izlemesi en zevkli genel kültür yarışmasıdır, tabi bunda Kenan Işık'ın çok iyi sunumu da etkilidir. ayrıca yarışmaya çok sayıda başvuru arasından seçilmek büyük bir şans bize hiç uğramayan şanslardan.
boğaziçi türk dili ve edebiyatı kazanmış bir kız az önce simyacı romanının yazarını bilemedi ve elendi.
işte böyle insanlar bile edebiyat kazanmış sen otur halkla ilişkiler oku kevok.
kör olasın kahpe devran.
kusunç geldi artık boğaziçi, bilkent, yeditepe öğrencilerinden. amacınız neyse az çok anladık artık şu marka okullardan vazgeçseniz demek istediğim yarışma.
az önce 5.000 yıllık iskeletlerin hangi biÇimde bulunduklarını bilemeyen Çocuğun bulunduğu yarışma. demek ki facebook hesabı yok Çünkü toprağın iÇinde birbirine sarılmış o 2 iskeletin resmine etiketlenmeyen kimse yoktur.
kendi kendinin viral reklamını yapan, yarışma programıdır.
iki nedeni var bunun:
yayılmacılığını, sosyal medyadan yana kullanarak daha çok ilginin artması bu program için kendi avantaj gibi ama öyle değil çünkü bu programı sıradanlaştıracaktır.
bir programın fragmanı dönerken montajlanış, yarışmacıların söylediği, şöyle bir derlemeye rastlamıştım: "sosyal medya çıkmaktan korkuyorum.", "yarın beni facebook twitter'da görübilirsiniz." ... video'yu * *
bir diğer nedeni, yarışmacıların alanlarıyla ilgili sorular sormak ve bunu tesadüfmüş gibi yansıtmak. en son örnek yeditepe'de siyaset okuyan kız ve adeta olta atıyorlar takılan olursa reytingler çoşa geliyor, sonra bizi de günaha sokuyorlar: "bu ne amk bu kadar reklam mı olur?" diye. olur sevgili kardeşim çünkü yeni oyun sosyal medya at oltayı...
