Yunan tarihçisi Heredot, Tarihler eserinin ikinci cildinde I. Psamtik ile ilgili bir anekdottan bahsetmiştir. Mısır'a yolculuğu sırasında Heredot, Psammetikus'un ("Psamtik") iki çocuk üzerinde deney yaparak dilin kökenini araştırdığını duymuştur. Söylenilenlere göre yeni doğmuş iki bebeği, onlara bakması için bir çobana teslim ederek, kimsenin onlarla konuşmasına izin vermemesini tembih etmiştir, çocuklar büyüdüğünde ise konuştukları ilk kelimeleri tespit etmesini istemiştir. Firavunun oluşturduğu hipoteze göre, dışarıdan müdahale edilmediğinde çocukların söyleyeceği ilk kelimeler, tüm insanların dilinin kökenini belirleyecektir. Çoban bir gün çocuklardan birinin "bekos" diye bağırdığını duyar ve bunun Frigce olduğu sonucuna varır. Çünkü "bekos" kelimesi Frigce "ekmek" anlamına gelir. Bu şekilde, Friglerin Mısırlılardan ve öteki milletlerden daha eski olduğu ve Frigce'nin insanların orijinal dili sonucuna varırlar. Heredot dışında, günümüze ulaşan ve bu hikayeyi doğrulayan başka bir kaynak yoktur.
şimdi oturduğum yerden çok rahat mantık yürütüyorum seyredilmelidir;
bir çocuk eğer bir yere kapatıldıysa annesini hiç görmemiştir ve anne olgusunu bilmeyecektir. geriye 3 şık kalıyor ver, ekmek ve su. burada da ver kelimesi elenir. çünkü zaten deneyin devam etmesi için o çocuğun yaşaması ve ekmek ve suyun verilmesi gerekir yani çocukta "ver" isteğinin uyanmaması gerekir.
geriye ekmek ve su kalıyor.
su kendiliğindenoluşan yani doğada bulunabilecek, ekmek ise insan tarafından oluşturulan bir şey. yani bir insan bir yere kapatıldığında suyu doğadan bulabilir ve su kelimesini kullanmasına gerek yoktur.
ekmek ise çocuğun çobandan isteyerek elde edebileceği bir olgudur.
bu nedenle cevap ekmektir.
ancak şu an orada olsaydım bunların hiçbirini düşünmeden direkt kenan abi bana müsaade ben çekimi alayım derdim.
kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. üniversite yıllarında dil bilimi dersinde görmüştüm bekos u. hoşuma da gitmişti. rumuz olarak kullanmıştım. ekmekmiş anlamı. şimdi öğreniyorum.
hatta hikayesi de vardı.
çocuk sadece koyunların "be"lemesini ve ot yerken "kos" sesi çıkarmasını ezberlemişti.
bu arada koyunlar biz de me, batı da beler.
burada çocuk bunu demez değil şunu demez değil mesele.
ezberlediği şeyin anlamı o dilde ekmek olarak karşımıza çıkıyor.