38. saniyeden sonra 2 küçük çocuk var, ikisi de birbirinden tatlı. diktatöre çiçek vermek zorunda bırakılmışlar.
oğlan çocuğunun her halinden belli sevgisizliği, zaten sarılırken bunu belli ediyor.
o esnada ekranın sol tarafında ellerinde çiçekler, konfetiler ve bayraklarla zıp zıp zıplayan, sevinçten coşan insanlar var.
hareketlerine dikkat edin, ne kadar yapmacık, bir o kadar da korku dolular.
korku dolular çünkü tiyatroyu başarılı oynayamazlarsa başlarına ne geleceğini biliyorlar.
diktatör de her şeyin farkında.
ama bu şekilde her gün tiyatro yapmak zorunda olmak nereye kadar devam eder...
1.47'deki çılgınca alkış yapan subaylara da dikkat etmenizi istiyorum ayrıca.
yazık ya...
milyonlarca insan bir gebeşin kölesi olmuş. çok yazık...
malın oğlu dünya çapındaki imajını güzel gösterebilmek için " bakın ben diktatör değilim halk beni kendi arzu ve istekleriyle seviyor hepsi nasıl mutlu gözyaşları içerisinde kapımı gözlüyorlar " mesajı vermeye çalışıyor korku imparatorluğuna dayalı boş dünyasında. düşünsene şans eseri burada değil de orada doğmuş olsan şu yazıyı yazmak ölüm sebebiydi.
Hayatı, tiyatro sahnesinde yaşamaya mahkum edilmiş halkın karşılama törenidir.
O debdebe, o deli sevinçler, o alkış kıyametin ardındaki nefreti, öfkeyi görmemek için ya deli ya da diktatör olmak gerekir.
Bir gün biri, " kral çıplak" diye haykıracaktır.
Bu, tarihin kemikleşmiş ve değişmez kuralıdır, er ya da geç.
Korkma titre kim yong!