onca insan arasından kalkıp da kilometrelerce uzakta olan birini sevdiğiniz,seçtiğiniz için "hayatın bir bildiği var" diyebilmektir. televizyonun karşısına geçip oturduğunuzda bile, evdeki en dağınık halinizde bile onun
yanında olmayı istemek, onun da aynı şeyleri düşündüğü inancına güvenebilmektir. "özlemek" kelimesinin hakkını vere vere yeri geldiğinde gözyaşlarınız gülümsemenize karışmış uyumak, ve uyurken onu düşünmemeyi dilemektir, çünkü uyku ve o hiç iyi anlaşmaz. sırf sesini duymak için telefon açmak, saçmasapan ya da ilginizi çekmeyecek şeyler olsa bile
anlattıkları dinleyebilmektir. en kötü anınızda anne babanızı bile değil,
onu arayarak, tüm sevdiklerinizi es geçebilmektir. ve en önemlisi dahası en zoru, onun sizi çok sevdiğine inanıp, tüm korkuları bastırarak o uzakta dahi olsa ona güvenebilmektir..
içindeki aşkın ölüm tarihini uzaklaştırmakla paraleldir. özlemek eyleminin tutkuyla sevişmesini izlersiniz. bir dakika görebilmek için mümkün olduğunca otobüs şirketleriyle haşır neşir olur, tüm indirim günlerinden yararlanırsınız. dokuz saat yol çeker, dönersiniz. minimum iki ay yeter bu eylem de..
(bkz: bu su hiç durmaz)
artık hayatta dahi olmayan birisini sevmekten çok daha iyi bir durumdur herhalde. aynı gökyüzünün altındayız en azından diye teselli edebilir kişi kendisini.
aşkın vermiş olduğu duygularla bir müddet gitse de, en nihayetinde bitecek ilişkidir, yüzünü göremediğin birini uzaktan uzağa sevmektir, ilişkiyi yürütmeye çalışmaktır. aşkınızı telefonla yaşamaya başlarsınız; görmeden, dokunmadan, çoğu şeyi hissetdemeden...
telefon görüşmeleri ve mesajlarla yürütmeye çalışırsınız ilişkinizi, sorunları telefon görüşmeleriyle aşmaya çalışırsınız. fakat bir noktadan sonra her iki taraf da yorulur, yıpranır. görmek ister, yanı başında olmak ister... bu ilişki kesinlikle yürümez demiyorum fakat sonunda ayrılık var demek çok zor değil. ne yaptığını bilmeden, sürekli sevdiceğini merak ederekten giden bir ilişkidir bu. yorucudur. bu işin üstesinden gelece helal olsun denir fakat şu an için kendinize yakıştıramasanız da bir noktadan sonra farkedersiniz ki, imkansızın peşinde koşuyorsunuz...
senden ayrı günlerimi
sana nasıl anlatsam ki
mevsimsiz çiçekler gibi
yarım kaldım inan ki
sensizliğin acısını
sen nereden bileceksin
sen hiç sensiz kalmadın ki
mevsimleri saymadın ki
onceleri guven ve sevgi olursa olur diye dusundugum mesafenin onemi olmaz sevgi var dedigim ve zamanla mesafenin digerlerine agir bastigi uzuntu verici yikici durum..
zor iştir. sev sev bitmez. o kadar yol da git gel bitmez. özlemler bitmez, aramaya bahane bitmez, yürekte sızı bitmez, o bitmez, bu bitmez... bir gün sadece ilişki biter, sevgi gene bitmez...
gözden ırak olan gönülden de ırak olur düşüncesinin yanlış olduğunu öğreten durumdur.
yakınında değildir ama kokusu heryerdedir. n'aptığını düşündüğünde tebessüme yol açar.
aşık kişi hasreti takmıştır koluna, gözleri sevgilinin yolunu gözler.
olur bal gibi de olur. eğer insan ''lüzumsuzun lüzumsuzu'' diyorsa o kendi beceriksizliğidir işi yürüttüğü kişiyle birlikte. aşk bu, her yerde ve her zaman yaşanabilirdir, herkese ama herkese aşık olunabilir unutmayın. kimse buralara ''offf amaann yakınlarda sevilecek kişi mi kalmadı'', ''ayhh gözden uzak olan hede höde olur'' yazıp da kendi beceriksizliğini diğer insanlara da yamamaya çalışmasın çünkü aşk sandığınız gibi istediğiniz kadar dokunmak, yanyana olmak yüz yüze kavga edebilmek değildir. aşk uzak olsan da bir şeyleri paylaşabilmek, sevdiğini, sevildiğini hissetmekttir.
daha başka bir şey yazmıcam. dediğim gibi kimse buralara kendi kötü tecrübelerini yazıp mutlu olabilen diğer insanları da kötü etkilemesin. rahat bırakın herkesi. herkes nasıl mutlu olabiliyorsa öyle mutlu olsun. zaten yukardaki birgün bu orucu kabul edecektir.
insana evlat acısı gibi koyan durumdur... ağaçtaki eriğe uzanamama hissinden farkı yoktur..mesafe ve aldatılma arasında doğru orantı olup bunun karesi de vuslat aralıkları ile ters orantılıdır.
aşka değil kilometrelerin veya duvarların, yüzyılların bile engel olamaycağını hatırlatan eylem. seven, sevdiğinin yanına gitmek için geceleri cadı olur, süpürgesiyle(astral bedeniyle) uçar yanına varır..