geceleri "kilo almaya meyilli kıığğz" diye kan ter içinde uyanmana sebep olacak birşey değil bu , karıştırma . bunun ötesinde toplumun genel geçer yargılarının tetiklediği , anlık flashforward görüntülerin göz önünde belirmesiyle kişide sıkıntı yaratan bir illettir.
erkekler ilişkilere realist bakmayı öğrenip adriana lima'lardan ayılıp , akranı ve dengi dişilerin farkına varmaya başlamasıyla , öncelikle iletişim ister. isviçreli bilim adamlarına -haşa- sormadık , norveçli denizciler in de canı cehenneme ama bilinen üzere en güzel muhabbet kilolu insanlarda , konumuz gereği kızlarda , vardır.
işte erkeğin kabusunun başladığı nokta budur. çeşitli trade off ları da göz önünde bulundurarak kilo , kafa dengi muhabbet kriterlerinden aklına ve kesesine en uygununa yönelir ve kilo almaya meyilli tatlı kızda karar kılar. bu sendromun başlamasının kaynağı işte buraya dayanır.
örnek vermek gerekirse bana musallat flashforward şudur:
35 yaşındayım , günümüzün parasıyla 1 milyar maaş alıyorum , yanımdan donu düşmüş bir çocuk geçiyor. bu ne diye bakarken arkasından "ayberk allah cezanı vermesin gene babanın pantolonuna mı sıçtın?" diye sevecen, balık etli bir kadın giriyor filme. "sen kimsin be ?" demeye fırsat kalmadan "yemek hazır hadi gel" diyor. "ne yemeği var gene bugun?" diyorum.
"zıkkım var" diyor.
tövbe estağfurullah diyerek sigara paketimi arıyorum tişörtümün cebinde. maltepe , en zift gibisinden. gene mi sakladı paketi diye sümüklü çocuğa yan gözle bakıyorum. gözüme oldukça eski ve sağ alt köşesi çatlamış ayna çarpıyor. saçlarımın yanları seyrelmiş ve tepem kelleşmiş. "nerede o eski yakışıklı kazanova" diyip biraz biraz elime gelmeye başlamış göbeğimi sıvazlıyorum. sonra aynada sanki farklı bir yüz görüyorum.
yaklaşıyorum aynaya . yaklaşıyorum. görüntü bulanıklaşıyor.yaklaşıyorum.... yaklaşıyorum..
"aşkım yine dalıp gittin ne düşünüyorsun" diyor kilo almaya meyilli sevgili. kabusumdan uyandığımı anlıyorum.