su mubarek sukran gunlerinde her gun bir tanesi yemek veren hristiyanlar icin ibathane benim icin restoran islevi goren yerlerdir. Ellerine saglik hic esirgemiyorlar yemekler bol bol ,guzel guzel geliyor da su domuz etini azaltasalar daha iyi olacak... kutsal restoranim olan yerlerdir.
en son kiliseye gittigim yalnız tek dua ettim.
intihara meyyal bir arkadasım var. tanrım dedim onun kalbinden kotu dusunceleri al, cok uzun bir omru olsun, mutlu ve saglıklı olsun.
uamrım duam kabul olmustur ya da oluyordur.
yun. ekklisía εκκλησία.
“cemaat, hıristiyan cemaati”.
yunan ahitinde a) “topluluk, çöldeki topluluk” muhtemelen israiloğulları, b) “kalabalık, âhâli, cemaat, topluluk,” ve c) “hıristiyan topluluğun iştirâk ettiği toplantı, bir nevî parlamento,” mânâlarında tevil edilmiş olan terim.
ahit'te acts olarak da adlandırılan işler bölümünde “ekklisía” (εκκλησία) sözcüğünün geçtiği yerler parantez içinde verilmiştir.
a) çöldeki “topluluğun” arasında yaşamış, sina dağı'nda kendisiyle konuşan melekle ve atalarımızla birlikte bulunmuş olan odur, bize iletmek üzere yaşam dolu sözler aldı (7: 38),
b) tiyatrodaki “topluluk” karışıklık içindeydi. her kafadan bir ses çıkıyordu. çoğu ne için toplandığını bile bilmiyordu. bunları söyledikten sonra “topluluğu” dağıttı (19: 32, 41),
c) soruşturacağınız başka bir durum varsa, bunun yasal bir “toplantı”da çözümlenmesi gerekir (19: 39).
gezmek için 5-6 kere, 2 kere de en güzel cicilerimi üzerime geçirip cenaze ve vaftiz töreni için gitmiştim.
nişanlıyken eşimle gitmiştim. başımın tatlı belası faal bir kilise değil de müze sanmıştı. st. antuan (yapılışı itibarıyla 800 yıla yakın bir tarihi olan) kilise olduğunu öğrenince şaşırmış ve akrabaları istiklal caddesinde esnaf işletme yerleri olduğu için bizi burada görürlerse laf dedikodu yaparlar diye tutucu ailesinden çekinmişti.
ben de ona "ne varki canım, ha cami ha kilise ne fark eder ki? ikisini getiren peygamberler kur'an da geçiyor. hem burayı sandelyeli cami olarak düşün" demiştim.
evet kiliseye gitmek daha kolay, düşünsenize ayakkabınızı çıkarmanıza ve ayak kokusu ya da çorabınızın delik olma parmağınızın çıkması derdi korkusu da yok.
uzunköprü'de var bir tane. eskiden kilisenin arkasında şarap ve bira içerdik lise yıllarında. güzel zamanlardı. kiliseleri hep beğenmişimdir ama camiler kadar değil sanırım.
saint görüyorsan latin katolik,
surp görüyorsan ermeni,
sveti görüyorsan bulgar,
aya görüyorsan rum ortodoks
mar görüyorsan keldani
mor görüyorsan süryani
yunanca "ekklissia" kelimesiin dilimizde dönüştüğü hali "kilise"
türkiyede çok fazla harabe ve halen kullanılmakta olan yada başka amaç için devşirilmiş kilise var.
cami mimarimizin esinlendiği bu yapıalrı mutlaka görüp incelemek lazım