gelişmemiş gelişemeyecek, aslında çok kıymetli tarihi eserleri bulunan çok güzel eski havuşlu(bahçeli) evleri olan. fakat yatırım yapılıp restore edilmeyen. şu an arap şehri olan. aslında sevip sevmediğim memleket. o kaba konuşmalarını duyduğumda gülümseten ilginç kelime haznesi ile bu ne dili denebilecek. herkesin birbirini tanıdığı bir esnafa gittiğinde şunun kızıyım dediğinde indirim yapılacak baban nedor,nasıl,eyi çok selam et genne diyecek esnaf amcalarımızın olduğu. yemekleri yemede yanında yanında yat denilen enfes yemeklerin olduğu motorsiklete min 5 kişinin bindiği en çok motor olan, aslen çok şirin ama mahvolmuş. markaların bile olmadığı. birçok ünlünün memleketi olduğu, insanların haritada yerini bile bilmediği talihsiz şehrimiz.
Akdeniz ve Güneydoğu bölgeleri arasındaki geçiş kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Kilis, tava yemeği, yorgan, üzüm, zeytin ve pekmeziyle meşhur bir yöredir. Kilis il merkezi Suriye sınırına 10 km mesafede bulunmaktadır.
dün sabah saatlerinde suriyeli kaçakçılar yüzünden karışan ilimizdir. habertürk gazatesindeki habere göre; kaçakçılar ile asker arasında çatışma çıkmış. Suriyeli kaçakçıların yakınları hastaneye tedavi amaçlı gelmiş dört askeri darp etmişler. tüm bu olanlar şehri karıştırmaya yetmiş ve zaten suriyelilerden bıkmış olan halk ayaklanmıştır.
4 ay çalıştım kilis'te. Suriyelilerden dolayı pis, karışık ve düzensiz bir yerdi. Sevilecek bir yer değildi yani ama o pis kelle paçasını, kocaman susamlı simitini, her köşe başındaki dürümcüleri, sebze halinin ordaki seyyar ciğerci amcanın şişi 1 liraya sattığı ciğeri, adını unuttuğum bir kafedeki sezar salatayı, öncüpınar ssınır kapısında yediğim yemekleri, çengel caddesindeki fevzi bakkalın toz kaplı raflarını, yine adını unuttuğum tatlıcıdaki baklavaları ve en çok da üç beş güzel insanı özlüyorum.
Belki bir gün yolum düşer, yer içer, tanıdık görürsem muhabbet eder dönerim.
kafelerinde ilginç bir uygulama var. oturur oturmaz garson elinde bir küçük su ve bardakla geliyor, suyu açıp bardağa doldurup önünüze koyuyor. amaç belli, onu anladık ama uyuz ediyor insanı. sanki taksiye bindik de bir küçük suyla açıldı taksimetre.
bir zamanlar gaziantep' e bağlı olmakla beraber, artık gaziantep ile bir alakası olmayan, antebime hiç benzemeyen şehir. şu an daha çok 2010 yılındaki halep' i andırıyor.
kilis'e kendi arabasıyla gideceklere bir tavsiyem var; gözünüzü dört açın. Herkes motosiklete biniyor ve trafik kurallarından bihaber. bir anda önünüze fırlayıp başınızı derde sokabilirler.
suriyelilerin cadir kentlere sigmayip, parklari ve bahceleri de katlettigi, degisik insan kokusuna sahip. sokaklarda tek bir bayanin bile olmadigi, ogretmen evinin bile pislikten gecilmedigi bir ilimsi köy. ben oradayken kendimi Turkiye de degilmis gibi hissettim.
bir ucundan diğer ucuna yürüyerek gidebileceğiniz dar sokaklarından nice hikayeler çıkarabileceğiniz 1 hafta yaşadıktan sonra boğulmaya başlayacağınız şehirimsidir. şehirimsidir diyorum çünkü 5-6 yıl öncesine kadar trafik ışıkları olmayan konulduğunda da at arabalarıyla motorlu taşıtların aynı ısıkta yanyana beklediği hala bir sinemasının ailecek gidilebilecek nezih bir mekanının olmaması bu şehri şehirimsi kılan birkaç örnektir.
dün geceden beri sınıra yakın bölgelerinden rahatlıkla top, silah seslerinin duyulabildiği il. ayrıca milliyetin bu gafilliği düzeltmesi için kendilerine mail attım.
il emniyet müdürlüğü trafik denetleme şube müdürlüğü ile bölge trafik şube müdürlüğü ekipleri tarafından kuralları ihlal eden sürücülere 26 bin 490 tl tutarında para cezası kesilmiş il.