Şehir Pisidyalılarla’ca M.Ö.3.yy. da kurulmuştur.Burdur’a bağlı Gölhisar ilçesine 2 km uzaklıkta kurulmuş önemli bir kenttir. kentte o dönemlerde Lydia , Pisidia , Solomai ve Greek’çe olmak üzere 4 dilin konuşulduğu söylenir.Kibirya şehir büyümeye devam ederken M.S. 23 yılında meydana gelen büyük bir depremle yıkılmıştır. Şimdiki binalar o zaman yapılmıştır.Kibirya şehrinde tiyatro,stadyum,odeon,hamam gibi birçok sanatsal yapının yanında büyükçe bir mezarlık alanı bulunmaktadır
Burdur iline 110 km uzaklıktaki Gölhisar ilçesinin batısındaki Akdağ kütlesinin eteklerinde, Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde bulunan Likya antik kentidir.
Kibyra; Kabalis ve daha sonraki adlandırılmasıyla Kibyratis bölgesinin merkezidir. Kuzeyde Frigya, batıda Karya ve Likya, doğuda Pisidya ile çevrelenen bu bölge, antik dönemden günümüze güneydeki limanları iç bölgelere bağlayan bir kavşak konumundadır.
Kibyra kent merkezi, birbirinden küçük yarlarla ayrılan, üç egemen tepelik üzerindedir. Tepelikler, küçük çakıl taşlarının zamanla birleşerek kaynaştığı konglomera özlüdür ve dolayısıyla kısmen aşınmışlardır. Kamu, sivil ve dini yapıların bu alan üzerinde belli bir bütünlük oluşturacak biçimde düzenlendiği görülür. Yaklaşık 405 hektar alana yayılmış kalıntılara sahip olan kentin siyasi ve ekonomik gücü, Hellenistik Dönemden başlayarak Roma imparatorluk Dönemiyle doruk noktasına ulaşmıştır. Bugün büyük bölümü ayakta duran, Stadion, Tiyatro ve Meclis Binası, Agora önemli kamu yapılarıdır.
Kabalia Bölgesi, antik kaynaklara göre; Pers egemenliği sırasında Kral Dareiosa, Lidya, Lasonia ve Hytenneia ile birlikte beş yüz talant gümüş vergi vermekle yükümlü olan Sardes Satraplığına bağlıdır. Kserksesin Hellenistan Seferi sırasında ise, Maioniada oturan ve Lasonialı diye çağrılan Kabalerin, Kilikialılar gibi donatıldıklarını ve Lydialıların eskiden Maionialılar adını taşıdıkları ve daha sonra eski adlarını unuttuklarını öğreniyoruz . Strabon ise; Kibyralıların Lydialıların soyundan olduklarını ve bunların Kabalis bölgesine gelerek Pisidialıları ele geçirip oraya yerleştikten sonra kenti, çevresi yaklaşık yüz stadion olan başka bir yere taşıdığını söyler.
Antik kaynaklar; MÖ 189da Romanın Magnesia Zaferi sonrası Romalı general Manlius Vulsonun Antiokhosa yardım eden Galatlara karşı çıktığı ceza seferinin, bir tür haraç seferine dönüp, C. Helvius komutasında 4000 piyade ve 300 süvariden oluşan bir birliği Kibyra tyranının boyun eğip eğmeyeceğini anlamak için bölgeye yollamasından bahseder. Romanın Kibyra tyranından 500 talent istemesine karşın, Moagetes kontrolündeki Alimme ve Sylleum kentlerinin kötü durumu nedeniyle 25 talent verebileceğini söyler. Ancak C. Helvius tehtidkar davranması ve yapılan pazarlıklar sonucu 100 talent ve 10.000 medimni buğday vermeye mecbur kalır. Alimme ve Sylleum şehirlerinin isimlerinden ve varlıklarından şüphe edilmektedir. Tetrapolisin o zamanlar ortada olmadığı açıktır. ikinci yüzyılın sonlarına doğru belirgin olmayan bir tarihte kurulduğu düşünülmektedir. Bubon, Balbura ve Oineanda şehirlerinden oluşan Tetrapoliste, Kibyranın iki oy, diğerlerinin ise bir oy hakkı vardı. Çünkü Kibyra 30.000 piyade 2000 at çıkarabiliyordu. Burası daima tyranlar tarafından idare edildi. Ancak MÖ 84de Sullanın teğmeni olan Murena, Kibyra tyranı Moagetes IInin hükümdarlığına son verdi. Bubon ve Balburayı Likya'ya bağlamasıyla, Kibyra Asia Eyaletine dahil edildi. Olayı anlatan Strabon, Oineanda'ya değinmese de bu şehir de diğerleri gibi Lykiaya bağlanmış olmalıdır, zira imparatorluğun Lykia Eyaletinde yer almıştır.
Augustustan itibaren Province Asiadaki eyaletlerin daha iyi yönetimi için dokuz Conventusa (yargı bölgesi ya da dini merkezler) bölündü . Başşehri Laodikeia olan ve yirmibeş şehrin yargı merkezi konumundaki Kibyra Conventusunun, kaza yetkisi Asiadakilerin en genişi sayılmaktadır. Kibyra Conventusuna dahil olan bazı önemli kentler; Laodikeia, Hydrelitae, Themisones, Hierapolitae, Keretapa, Takina, Erizeni, Phylakaion, Kolossai, Mossyna, Attaudda, Kidramos, Adada, Sebastopolistir.
Asia Eyaletinin önemli bir parçası olan kent, M.S. 23de geçirdiği büyük depremle önemli ölçüde tahrip olmuşsa da, imparator Tiberiusun yardımlarıyla tekrar imar edilmiş ve kent imparatora şükranlarını belirtmek için ismini Caiseria Cibyra olarak değiştirmiştir. MÖ 43de Likya bir Roma eyaleti olduğunda, daha önce Asia Eyaleti sınırlarında olan kentin, Likya Eyaletin bir parçası haline geldiği anlaşılmaktadır.
Strabon; Kibyralıların Pisidya, Solym, Hellen ve Lidya dilleri olmak üzere dört dil kullandıklarını, demir işçiliği ve kakmacılıkta usta olduklarını aktarır. Ayrıca epigrafik ve arkeolojik araştırmalar sonucunda, dericilik ve seramik üretiminde önemli bir merkez olduğu anlaşılmıştır.