akepenin olmadığı (daha doğrusu cehape zamanında) geçen bir olay olduğu için çok üzücüdür.
namusuyla dedesi yaşında bir adama kuma olmayan kızın ibret verici hikayesidir.
hüloğğ.
travmatik sonlu bir masal. çocukken okuduğumda (mutlu hikayelerin, mutlu sonların anlatıldığı masalların ardından) bu nasıl masal böyle dediğim ve bir çocuk masalı olamayacak kadar hüzünlü bir olayı barındıran masaldır.
Kaç kez okuduğumu hatırlamadığım bir masaldır. Aslında masaldan çok hikayeye benzemektedir. Olağanüstülük yoktur çünkü... Yaşanmış veya yaşanabilecek bir olaydır. Dolasıyla hikayedir aslında neyse...
"Masallar mutlu biter." klişesine nokta koyan , bu yönüyle bildiğim tek masaldır.
Her okuyuşumda sonunu bildiğin halde, "Kibritçi Kız " ın son sığındığı evin dibinde hala içeri alınmasını, ısınmasını, karnının doyurulmasını isterim ya da bulutların arasından bakan büyükannesinin, bir peri olup Kibritçi Kız a yardım edeceğini ümit ederim. O kibritlerin hiç bitmemesini ister, masalın çok kısa olduğunu düşürüm. Her okuyuş ayrı bir travma yaratır bende, Allah'tan sokakta kalanların yardımcısı olsun diye dua ederim.
Teşekkür edemiyorum Andersen, masalın çok güzel ama masal da dahi hayatın kötü yanlarının da olduğunu hatırlattığın için...
hans christien andersen psikopatının zırvalarından biridir. tüm amacı küçük çocukların içindeki yaşama sevincini din dogma ve korkularıyla yok etmek olan hödüğün bir de bu yüzyılda bile hatırlanması...diktatör olsam bütün kitaplarını törenle yakardım. bir kırmızı dans pabuçları hikayesi var ki, milli eğitimin onayladığı, evlere şenlik, korku filmi gibi.
çocuk masalı olarak geçen ama aslında çocuklara uygun olmayan hikaye. ben çocukken okumaktan hoşlanmıyordum bu kitabı okumayı çok seven bir çocuk olmama rağmen. çok trajik oluğu için ağlıyordum her okuduğumda. çocuklara okutulmasını doğru bulmuyorum.
edit: evet hala ağlatıyornuş. hatırlamak adına tekrar okumak istedim. zavallı kızı şimdi bulsam da evime alıp ısıtabilsem diye içimden geçirdim, nisan ayı olmasını düşünmeden. bitirmeye yakın burnumun direği sızladı birkaç kez. tam bitirdiğim sırada, son cümlesini okurken gözlerimden birer damla yaş döküldü. çocuk ruhum bunun ağırlığını nasıl kaldırdı acaba.