ateş elde edilmek için kullanılan küçük çöp. Çöp şeklindeki ğaç çubuğun ucuna konulan kimyasal maddenin* sürtünme ile ısınması ve yanması ile kutsal görevini yerine getirmektedir.
gelmis geçmis en dokunakli masalin kahramani olan küçük kizin;
satmaya çalistigi ve ömrünün son anlarinda hayallerinin bir an için de olsa gerçege dönüstügünü sanmasini saglayan malzeme...
Kibrit 1809'da icat edildi; bu küçücük âlet, sadece uçlarından biri, içinde potasyum klorat bulunan bir karışıma batırılmış küçük bir kükürtlü tahta parçasından ibaretti. Tutuşturmak için yoğun sülfürik aside daldırmak gerekiyordu: bu da tehlikeli ve oyalayıcı bir işti.
Kullanılışı basit ilk kibrit 1831 yılında, Dole'de, on dokuz yaşındaki genç bir Fransız öğrencisi olan Charles Sauria tarafından geliştirildi: Sauria bu karışıma, en basit sürtünmeyle alev alıveren beyaz fosfor katmayı akıl etti. Daha sonra, isveç'te, çakma yerine sürülen bir başka karışıma kırmızı fosfor (beyaz fosforun tersine, zehirli değildir) katıldı ve kibritin ucunda sadece potasyum klorat kaldı, böylece «isveç» kibriti veya «güvenlik» kibriti doğdu.
Türkiye 1929'a kadar kibriti Avrupa'dan ithal ederdi; ilk fabrika istanbul'da Büyükdere'de kuruldu (1932). Yirmi yıl devlet tekelinde tutulan kibrit yapımı işi 1952'de serbest bırakıldı ve bu tarihten sonra özel fabrikalar da kuruldu. http://www.bilim.biz
yakıldığında burna dayanılmaz güzellikte bir sülfür kokusu veren, yanıcı gerektiği yerde de yakıcı.
çakmak kullanmam ben. hiç sevmem çakmak kullanmayı, ayrıca kullanandan da haz etmem. ne zaman bir şey yakmam gerekse kibrit kullanırım. sigaraydı ocaktı hepsini kibritle yakarım.
kibrit markalarından favorim malazlar kibrittir. bundan başka bir de kalite kibritleri var ama pek tercih etmiyorum onları ben. yakarken patlama yapıyorlar ve ben çok tırsıyorum bundan. hani insanın gözüne filan gelse diyorum kör eder insanı. tabi bunu tamamen götümden uydururyorum, hiç duymadım öyle bir şeyin meydana geldiğini. olsaydı yani duyardım di mi? hadi benim duyamamı geç bu kibriti üretenler buna bir önlem alırlardı di mi?
kibriti yaktıktan sonra önce dumanını koklarım sonra kullanırım kibriti.
yanmış kibriti atmam ben. kutusuna geri koyarım, etrafımdaki insanları gıcık eden bir davranıştır bu. sinir olurlar bana, yapma lan şunu derler. neymiş efenim sürekli ellerine yanmış kibrit çöpü geliyormuş. eh insan salak olunca öyle oluyor tabi. sanki ben bunu düşünemedim. düşündüm tabikide ve kendimce bunu engelleyecek bir çözüm bile buldum.
kibriti yaktıktan sonra kutusuna koyarken, ters koyarım çöpü. eh öyle oluncada yanmış kibritler ile yanmamış kibritleri birbirlerinden ayırmış oluyorum. ama kullanacak kişi kibrit kutusunun içine bakma gereği duyamağı için bazen yanmış olan çöpleri çekebiliyor kutudan. sonra kabahatli ben oluyorum nedense.
küçükken arkadaşlarla içimize çekip dumanı burundan çıkarma oynardık. bir de kibriti yaktığımız yeri vardı oraya kibrit koyar elimizi kibritin basar hızlıca çekerdik bir kere elimi yaktım ve daha yapmamaya karar verdim. soba'nın üstüne kibritin üzerindeki dökerdim ve çok güzel görüntü olurdu. şimdi ise sadece ocağı yakmak için kullanıyoruz.
insanların değişik meziyetlerine konu olmuş objedir. bu kibritle çok oynayan insan tarzı kibriti silah olarak kullanıp -kibriti zımparalı bölgeye diklemek suretiyle- arkadaşını bir güzel yakabilir. yanan kibriti ağzında söndürebilir. dumanını emerek baca gibi tütebilir ve daha sayamadığım niceleri gibi birçok gösteri sahneleyebilir.
ancak; her zaman söylenen klişe bunları biliyor muydunuz bilgisi olan kibritten daha önce bulunan çakmakla pek bir şey yapılamaz. statik elektrik üretenlerinin, o üreten bölgesini söküp insanlara işkence çektirmek dışında tabi.bu yüzden kibrite karşı herkes sempati duyar. kibrit kibrittir işte.
Kullanıldıktan sonra, bulunulan yere bağlı olarak kutusuna geri konan ve zaman sonra yeni bi kibrit ihtiyacı hissedildiğinde kutunun içinden rast gele alınan kibritin daha önce kullanılmış, yanmış olan kibritin çıkmasından daha sinir bi şey varsa o da; kibritin çalındıktan hemen sonra yaydığı kokudur gibime geliyor.