kötü insan kimdir dediğinde tanımlamakta güçlük çekebilirsin , mutlaka herkesin iyi bi yönü vardır der avunursun ama kibirli insana ne merhamet yüklenir ne de ederinden fazla değer.
Abdullah ibni Mesûd radıyallahu anhden rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.
Sahâbînin biri:
- insan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, deyince şunları söyledi:
- Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.
heykeller şehri prag'da bir meydan var, eski şehir meydanı diye biliniyor. astronomik bir saat kulesine sahip bu meydan. hüzünlü bir hikayesi var. okuduğumda etkilenmiştim. 15. yy'da hunuş usta tarafından güneş, ay ve dünya'nın konumlarını gösteren saat yapılıyor. ve tüm dünyaya ünü yayılıyor. kral, hem bu kulenin hem de hunuş ustanın adının kendisinden çok duyulmasından büyük rahatsızlık duyuyor. ve bir gün derhal, hunuş ustayı alıyor ve gözlerine mil çektiriyor. bunun üzerine hunuş usta, kendini saatin mekanizmasına asarak intihar ediyor ve ardından 50 yıl boyunca çalıştırılamayan bir saat bırakıyor. ve günümüzde her saat başı bir iskelet figürü çanları çalıyor ve dört aziz kuklası geçiş yaparak hunuş usta'nın mesajını veriyor; kibirli olmayın ve yaşama dört elle sarılın.
kibirli olmak için fazla eksik olduğumuzu düşünüyorum. bir hocam vardı üniversite'de profesördü kendisini. her zaman derdi, "yaptıklarınızı değil yapamadıklarınızı sayın, o zaman büyüklenmezsiniz işte." (bkz: tevazu)
çok değişik bir şeydir. bende var la bundan böyle bakışınıza falan yerleşiyor anladın mı anlamadın geri zekalı sen kimsin ki benim anlattığımı anlayabileceksin? bak şimdi anladın işte kibir böyle bir şey. *
artık yeterince büyüdüm her çeşit insana belli ölçülerde tahammül edebiliyorum diye düşündüğüm şu günlerde farkettimki; kibirli insanlara tahammül etmekte zorlanıyorum hala. işin kötüsü bunu gizleyemiyorum da. jest ve mimiklerimle ele veriyorum kendimi. anı kurtarmak işimin bitmesini beklemekse ölçüt, o zorunluluk anında dahi bu tarz insanlardan adeta uzaklaşmak için fırsat kolladığımı farkettim.
ve sonra okudumki; insan kendinde en çok neyi bastırmaya, törpülemeye çalışırsa karşısındaki insanda en çok o bastırdığı davranış kendisini rahatsız edermiş.
bilmediği/deneyimlemediği bir duygu/davranış insanı rahatsız edemez zira. Onunla ilgili bir tutum oluşması için zihninde deneyimlemesi gerekir.
Günlük ilişkilerimizde aslında en sevmediğimiz insanlarda kendimizden birşeyler bulmuş, ve hatta kendimizde sevmediğimiz, gizlediğimiz, bastırmaya çalıştığımız birşeyleri bulmuş olmamız düşüncesi çok enteresan gerçekten.
Tam aksi sevgi ve hatta aşk da insanın kendinde en sevdiği, en yücelttiği duygu ve davranışla alakalı bir tutum. Kendimizde sevdiğimizi seviyor, kendimizde sevmediğimizden nefret ediyoruz aslında.
En sevmediğim... ile başlayan cümleleri hiç kurmamakla başlamak gerek fikrimce. Zira Sevmenin veya nefretin ötesinde sevmemek bu bağlamda, insanın kendisine sınır koymasıdır, yine insanın kendini tanıması yolculuğunda. Sevmekte sınır yoktur oysa, insan sevdiği ölçüde kendini bilir deneyimler. gnothi seauton
Kibirli olmak benim kendime ve sevdiklerime yakıştıramadığım bir davranıştır.
hak edene, yanlışa karşı dik ve boyun eğmeden durmak değildir. en az başkalarına empati duymamak kadar, empati adı altında başkalarını enayi yerine koymak ve onlara hak etmedikleri şeyi yapmak da belki aynı derece de kibirli olmaktır.