her ki nin sonuna ler çoğul eki getirmek suretiyle anlamlı olup olmadığına bakmak. eğer "ler" geldiğinde anlamlı oluyorsa bitişik, anlamsız oluyorsa ayrı yazılır.
örnek; bizimki(ler) - oradaki (ler)
neyse ki (ler) - göründüğü üzere anlamsız.
bazı istisnalar var, onları da konuyu biraz kavrayınca öğrenin.
attila ilhan'ın böyle bir sevmek şiir kitabının altıncı ve son bölümüdür. o kızlar ki, o gözler ki, o yazlar ki, o sözler ki adlarında dört şiirden oluşur.
bölümün başındaki şiir de çok güzeldir;
eylül'deki yazın son birkaç serin günü
hatırlatır sonbaharın ufuktan göründüğünü
yelkenleri paramparça bir gemi gibi
insan sonbaharda düşünür nedense ölümünü
ölüsünü sararmış yaprakların örttüğünü
dergilerde unutulmuş kavga resmi gibi
o kızlar ki
gözkapakları yorgun
nabızları mavi
dalgın parmaklarıyla bir şarkıyı aranırlar
alaturka bir piyanonun
neveser tuşlarında
kederli bir incelik vardır duruşlarında
o kızlar ki
hiç yaşanmamış bir aşkın anısıyla yaşar
bir rüyadan kaçırılmış hayallerdir sanki
o gözler ki vahşidir
yangın kızıllıklarıyla korkunç
kanlı bir sevdayı çoğullaştırır
karanlık kirpikleri
göz değildirler
bir namludan fırlamış
mermi çekirdekleri
o gözler ki
çakmaktaki alev
zehirli hançerlerdeki uç
yakut bir avize gibi yalnızlığımızda dururlar
nereye gitsek gelir bizi bulurlar
gelir bizi bulurlar
bulurlar
o yazlar ki
yaldızlı bir buğuyla yükselir denizden
sevdalı şarkılar gibi
her gün bir nağmesi eksilir
belleğimizden
gizli bir rüzgar üfürür plajın
eflatuna çalan kumlarını
o yazlar ki
yıldız alacasında yüzen
nazlı şamdanlar gibi gezdirir
terkedilmiş bahçelerin zakkumlarını
o sözler ki acıdır
mapushane avlularında
demirli kırbaçlar gibi şaklar
o sözler ki sırasında
çiçek açmış bir nar ağacıdır
dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı
sırasında gizemli bıçaklar
o sözler ki
imgelem sonsuzluğunun
ateşten gülüdürler
kelebek çarpıntıları ile doğarlar ölürler
o sözler ki kalbimizin üstünde
dolu bir tabanca gibi
ölüp ölesiye taşırız
o sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
uğrunda asılırız
''ben ne yazdım sen ne fehmettin garip efsanedir ''
meraklısı için notlar : ki
(temmuz gecesi yıldızlarını denize döküyordu. akşam yemeklerinden sonra, kalabalığa karışmıyor, denize yakın bir kıyıda votka vuruyordum. koyun çevresinde çamlarla kaplı yüksek dağlar, bütün bunlar gümüldür'de, bir yaz tatilinde yaşanıyor. bu şiirin doğumu da. neden ki? besbelli yalnız ''ki'' değil, kız, göz, yaz , söz uyaklarını birbiri ardınca yuğurup, yine doğanın, doğa insan ilişkilerinden gelen içlenme ve duygulanmaların ele alındığı, sonunda taş gibi toplumsala, hatta siyasala varıldığı bir çalışma. hepsi bir şiir gibi de okunabilir, ayrı ayrı şiirler gibi de. doğrusu istenirse, gözlüklü hamdi'nin notları ile ki benim 'insan olarak' son birkaç yıl boyunca geliştirdiğim duygusallıkların ve düşünselliklerin büyüme eğrisine daha uygun düşüyor.
kitabından dolayı devlet güvenlik mahkemesine verilen dr. tanilli, savunmasının sonuna bu şiirlerin sonuncusunu oturtarak, beni onurlandırmıştır, bunu da belirtmek isterim.)
attila ilhan
şubat 1977, kavaklıdere (ankara)
şubat 1983, maçka (istanbul)
dilimizde 3 çeşidi bulunan ek ya da sözcüktür.
1 - bağlaç olan ki : daima ayrı yazılır. sözcük ya da cümleleri bağlama görevi ile kullanılır.*
ör: sen ki beni iyi tanırsın / duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini.
2- ilgi zamiri olan ki : daima birleşik yazılır, ismin yerini tutar.
ör: benim notlarım seninkinden yüksek / mutfağınki çok kirlenmiş.
3 - sıfat yapan ki : sözlükte en fazla hataya zorlayan ektir. birleşik yazılır. daima !
ör: dolaptaki bardakları çıkar / elindeki paketi masaya bırak lütfen.
işbu metnin yazılma amacı sıfat yapan ki ekinin mütemadiyen yanlış kullanılması ve ayrı yazılmasıdır. herhangi bir ukalalık içermemektedir.
neden sonuç ilişkisi belirten bir bağlaç
ki trenler hep yavaş gider.
ama trenler hızlıdır gemilerden
ki garlar kalabalıktır limanlara göre.
insanlar hızlı yaşamayı özlediler hayatları boyunca
ki yaşlandıklarını farketmediler.
farklı şehrin insanlarıyız
ki bu yüzden birlikte olamayız.
oysa ki bir deniz bile ayırmıyor ikimizi.
beraber uyumadık ki,
sabah birlikte uyanalım.
mehmet ali erbil'in sunduğu çarkıfelek programına katılan ray malifalitiko bestesiyle hayran kitlesini artırmış yarışmacı. bir bestesi daha vardır.dinlemeye değerdir. al bu da sözleri.
şurda bir tren geçiyor ki
trene bakıyorum ki
trenin üzerinde bir yazı yazıyor ki
o da doğu expressmiş ki
trenin içinde bir güzel var ki
ama ben güzeli tanımıyorum ki
bende mahsustrene biniyorum ki
ondan sonra istanbul haydarpaşada iniyoruz ki
bende mahsus kendimi bir köşeye giriyorum ki
maksat tanışmak için ki
ondan sonra o trenden iniyor ben de trenden iniyorum ki
kendimi mahsus değdiriyorum diyorki önüne baksana diyor.
aralarında tezatlık bulunan iki kelimeyi birbirine oldukça güzel bağlayan, bağladığı kadar da yollarını tamamen ayrı diyarlara fırlatan bir bağlaç efendim. romantik bir söylenişi vardır. iç sızlatır.
efendim nasıl yazılacağına dair çok basit bir sağlaması olan ektir. (halbuki, mademki, oysaki kalıplaşmış olduklarından bu sistemin dışındadırlar)
1.cümlede ki ekinden önce gelen kelime cümleden soyutlanır.
ö: gemide(...) insanlar açlıktan kıvranıyordu= gemide kelimesini tek başına ele alırız
sen(...) bahçemin en nadide çiçeğisin= sen kelimesini cümleden soyutlarız.
2. söz konusu soyutlanmış kelimelere -kiler ekini ekleriz.
3. gemidekiler kelimesi tek başına anlamlıdır, o halde ki eki bitişik yazılmalıdır.
senkiler kelimesi anlamsız bir kelimedir, o halde ayrı yazılır.
not: eğer kiler ekini eklediğimizde cümleden soyutlamazsak hepsi mantıksız gelir.
ayrı yazılması gereken ektir.
birleşik yazan kızların bir erkeğin gözünde hiç bir değeri yoktur.
tabi bu erkek tanımı; kadına şiddeti hoş gören, "dekolte giyen tecavüzü hakeder" diyen salak erkekler için değildir. o erkekler için ki ayrı mı yazılmış, kadın tecavüze mi uğramış, nasılsa farketmez. en kötü namuslarını silahla temizlerler.
"şurdan bir tren geçiyor ki
trene bakıyorum ki
trenin üzerinde bi yazı yazıyor ki
o da do expresmizi ki
trenin içinde bi güzel var ki
ama ben güzeli tanımıyorum ki
ben de mahsus trene biniyorum ki
ondan sonra haydar p' istanbul haydarpaşa'da iniyoruz ki
bende mahsus kendimi bi köşeye giriyorum ki
maksat tanışmak için ki
ondan sonra o da trenden iniyor bende iniyorum ki
kendimi maksat değdiriyorum diyor ki önüne baksana diyor ki"
ki ben;
hiç böyle olmamıştım...
hiç böyle ürkek
ve telaşlı alabildiğine...
sanırım,
durmaksızın geçen zaman
ve bu zamana yetişememek
beni korkutan acele...
tek şarkı dilimde
itiraf niteliğinde...
gel diye...
gel...
ki ben hala,
ürkek...
hiç böyle olmamıştım,
bil diye, bil...