hayattan bıkmış, sorumluluklarını kaldıramayan, özgüveni kalmamış insandır. çocuk olmak, yine başkalarının eline bakmak demektir. sorunların orta yerinde kalıp üzerine yüklenen yükü taşımak zor gelmiştir artık insana. gece uyuduğunda izlediği çizgi film, istediği bir oyuncak yerine daha mutlu olmayı hayal eder o insan. yarın sabah kalktığında hangi çizgi filmi izleyeceğini, hangi oyunları oynayacağını kurmaz kafasında, üstündeki sorumlulukları yerine getirmeyi koca bir günün getireceği zorlukları nasıl yeneceğini hayal eder.
tekrar çocuk olmak isteyen insan bir çocuğun yediği tokattan sonra gülümsemesi gibi yaşadığı acılardan bir çırpıda, tek bir gülümsemeyle kurtulmak, onları unutmak ister.
çocuk kalsaydım diyen insan aslında çok şey anlatıyordur. tek cümleyle ifade ediyordur sadece, keşke çocuk kalsaydım derken bile, hayallerinde bile imkansızlığı istiyordur. umutsuzdur, olmayacaktır. ertesi gün onu zor bir gün bekliyordur.
küçükken, neden böyle derler ki diye, kızdığım, fakat büyüyünce ne demek istediğini anladığım insandır. bu bir bla bla geyiği olayı değil, gerçekten var böyle bir durum. hatta, yaşantısı gayet rahat, mutlu bildiğim insanlar bile, keşke çocuk kalsaydım deyince ben şaşırıyorum mesela. çünkü, hareketli bir yaşam, çocukluğa dair özlemi gidermez ama, çocukluk hatıralarını saklı kılar diye düşünürdüm hep. fakat fena yanılmışım. ki yanıldığımda iyi oldu. demek ki, çocukluğa özlem duymanın, yetişkin yaşamda, iyi kötü, ne yaşadığının bir önemi yokmuş. amma ve lakin, çocukken ne yaşadığının önemi var tabii. kötü yaşadıysan hatırlamak istemezsin, o düşünceye de varım. o zaman da şunu dersin; iyi bir hayat yaşadığım dönem, keşke çocukluğuma denk gelseydi diye.