meryem abla. çocukluğumda kendimizin olan 3 katlı müstakil bir evde yaşardık. alt katını meryem abla gile kiralamıştık. böyle dünyalar tatlısı bir kadın. ama kocasını hiç sevememiştim nedense. 2 çocuk annesiydi. daha sonra babamın emekliye ayrılmasıyla başka bir ev alıp taşındık. (bkz: apartman hayatı) 2 gün önce kocasının kullandığı arabanın aşırı hız yapıp kaza yapması sonucu öldüğünü öğrendim. cenaze evinde kocasını boğazlamak istedim. çünkü hız yaptığını dahi söylemiyordu. kızlarından ve olayı gören akrabasından öğrendim. daha sonra sakinleştim çünkü hayatı boyunca karısının ölümünden sorumlu olduğunu bilerek yaşamak zorunda ve bu hakkettiği bir acı. neredesin be meryem abla ? daha şimdiden özlettin kendini.
babaannem ve babamın amcası.
babaannem, ben üç yaşındayken vefat etti. az biraz hatırlıyorum, beni sevmek istediğinde ondan korkar ve kaçardım. huylarım için de aynı babaannesi derler. hiç babaanneme sarılmadım, sesi nasıl hatırlamıyorum. babaanne sevgisi nasıl bir şey bilmiyorum.
amcama gelince de, dedemden çok severdim. hep onlara giderdim. hatta bir gün dedemle ikisi otururken, karşıdan bunları görünce koşmaya başlamışım. dedem beni görünce kollarını açmış ama ben hemen amcama sarılmışım. dedem tabi hemen "geçmişini siktiminin gızanı" demiş. onu da çok ufakken kaybettim. yaşasaydı eğer, rakı sofraları vazgeçilmezimiz olurdu eminim ki.