insanı dumura uğratıp, üzüntüye boğup, bazen de kızdıran sahnelerdir. örneğin:
-aile şerefi filminde geçen, münir özkul'un dayak yeme sahnesinden sonra adile naşit'e sarılıp 'bunca yıl sonra senin yanında dayak yemek çok ağırıma gidiyo' dediği sahneyi izlerken bildiğin kalbim titriyo be sözlük...
Terminator 2 filminde, Arnold abimizin zincire tek eliyle tutunup lavların içine doğru yavaş yavaş indiğini her gördüğümde kahroluyorum, ağlamaklı oluyorum.
kapıdaki düşman filminin tam ortaların savaşında tam ortasında askerlerin yattığı koğuşda başrol oyuncumuz kızı millet uyurken bir güzel hallediyor filmin bütün akışının içine sıçıyor.
obi wan kenobi ile anakin skywalker'ın düello sahneleri ve sonrasını ne kadar sevsemde izleyemem. üstüne obi wan'ın anakin i uyarıp ardından doğramasından sonra ki şu repliği adamın canını acıtır.
--spoiler--
You were the the chosen one! it was said that you would destroy the sith, Not join them! bring balance to the force, not leave it in darkness..
--spoiler--
hayat sevince güzel filminde ayşe'nin katıldığı partide gayet modern, pop vs. Müzik çalarken ayşe'nin "davulcu gardaş, geglik türküsünü biliyon mu?" lafı üzerine aniden davulcu bir gardaşın bu türküyü çalması. (kimse de demiyor ki davulcunun ne işi var bu sosyete partisinde) Ve ayşe'nin beni benden alan cilveli dansı...
Pulp fiction. Zenci şişman adama tecavüz sahnesi. O neydi lan öyle. Homofobik bi insan değilim ama iğrençti harbiden. Naptın sen tarantino.
Hayır o adam nasıl kabul etmiş o sahneyi oynamayı. Herif hayvan gibi bi şey bide.
Ah uh sesleri gelince işkence yapıyolar sandıydım ben.