içten, ama çok içten gelen, çaresizliklere sarılmış bir dilek cümlesi...
her insanın hayatı algılayış biçimi farklılıklarla doludur. çünkü aslında her insan bencildir alabildiğine, her insan bu hayatı kendi, sadece kendi şahsi çıkarları için yaşamaktan başka bir şey yapmaz. kuyruğu sıkışırsa canı yanmasın diye yalanlar söyler, yaptığı bir iyiliğin karşılığını alamadığında yakınır, sevdiğinde bile kendi sevgisinin karşılığını görmek ister. bulamazsa da hayıflanır, yorulur, bıkar. bırakır savaşmayı o istediği değer uğruna.
baktı ki olmuyor, vazgeçiverir. daha kolay nasıl elde ederimine bakar o hedefin.
kimisi için paradır, kimisi için bir hayat arkadaşıdır. kimi için 15 milyarlık bir mobilya takımı, kimi için ise sadece sarı kırmızı bir uçurtmadır emekliliğinde kollarına almak istediği... aslında sezen aksu nasıl da doğru söylemiş; her şey mal mülk her şey para pul derken. bugün çok ama çok değer verdiğim hatta tek dostum, sırdaşım, arkadaşım olan kişi böyle dedi. kara mizahmış, gülmüş geçmiş.. alınma dedi, alınma ama; bu şarkı tam bize göre. dedi.
kara mizah ta olsa, karikatür de olsa altında yatan o parlak, o koyu gri, kirlenmiş gerçeği bizi güldürerek asla unutturamaz hiç bir komikli sözcük.
paranın konuşmaya başladığı bir 21. yüzyıl.
zevklerin plastikten ve sahtelikten öteye gitmediği yepyeni bir çağ. ne müzik, ne sinema, ne de ikili ilişkiler artık eskisi gibi değil... ya da eski filmlerde, ananelerimizin öğütlerinde anlatılanlar yalandan ibaret. her şeyin merkezine alınan şey para olmuş durumda...
artık müzik piyasa için yapılan bir şeye dönüştü. ama üretici de haklı, tüketici bunu talep ediyorsa o ne yapsın? keza sinemalar. yeni nesil romantik filmler.
şu değilim bu değilimlerin ardına sığınmadan söyleyebilirim ki, love and other drugs gibi bir filmi asla ama asla bir the apartment a, ya da it happened one night a değişmeyecek hala binlerce insan var. ama milyonların seçimi 2010 modelden yana olunca, yine parasını kazanmak isteyen üreticinin elinden bundan fazlası gelmiyor...
farkındalık ise insanın sıçarken bile aklına getirebileceği bir kavramdır. sıçarken bile bir şeylerin farkına varabiliriz oysa biz, gündelik koşuşturmalarımızın arasında delicesine kaybolmuşken hiç bir şeyin farkına varamayan bireyler olduk. müzikte, sinemada, tiyatroda, siyaset ve sporda saygı gitti, saygı gidince de toplumsal sıradanlaşma gerçekleşti diye düşünülmesi pek normal bir açıklama olabilir sanırsam. zira bu sayılan alanlar "bile" artık böyle deli gibi para etrafında dönmeye başladıysa, insanoğlu ne yapsın?
bütün bu eli bıçaklı düzenbazlarla hiç alakası olmayan bir dünya istesin, o dünyanın merkezine de her şeyin ölçüsü olan "insan" ı koysun, hayatını paylaşacağı kişiyi...
hele ki o kişiyi bulursa insan, bütün bu farkındalıklardan sonra.
ne zaman başı bunalsa bu kirli düzenden, ne zaman nefes almak istese biraz olsun. müzik ve filmlerin bile avutamayacağı bir yalnızlığa düştüğünde dudaklarından, beyninden bu kelimeler dökülür usulca.. belki rakı sofrasına, belki de sigara küllüğüne. kim bilir belki de klavyesine, "keşke burada olsaydın" diye...
en yakın arkadaşının tam da sana ihtiyaç duyduğu anda söylediği cümledir. insanın içini parçalar, çünkü o anda yanında olman imkansızdır. fakat onun yanında olmayı en az sen de onun kadar istersin.
kürşat başar'ın uzun süredir üzerinde çalıştığı ve nihayetinde görücüye çıkmış olan albümüdür. ayşen, sezen aksu, yaşar, yeşim salkım, ilhan şeşen, levent yüksel, erol evgin, zeynep talu, berkay özideş gibi isimler vokalleriyle albüme güzellik katmışlardır. kanımca bu yılın en güzel albümlerinden biridir ve şiddetle tavsiyedir. şarkı listesi de şöyledir.
Kürşat Başar & Ayşen - Keşke Burada Olsaydın
Kürşat Başar & Sezen Aksu - El Gibi
Kürşat Başar & Yaşar - Kimse Bilmez
Kürşat Başar & Yeşim Salkım - Üç Kalp
Kürşat Başar & ilhan Şeşen - Sen Benim Şarkılarımsın
Kürşat Başar & Levent Yüksel - Kayboldum (El Ciego)
Kürşat Başar & Erol Evgin & Zeynep Talu - Hep Böyle Kal
Kürşat Başar & Berkay Özideş - Ben Varım
Kürşat Başar & ilhan Şeşen & Şenay Lambaoğlu - izmir'in Kavakları
Kürşat Başar & Burçin Buke - Pera'da Zaman
Kürşat Başar - Keşke Burada Olsaydın (Enstrümantal)
Kürşat Başar & Levent Yüksel - Kayboldum (El Ciego Radio Edit)
son zamanlarda zihnimi istila etmiş olan istek, dilek. mesela, ailece tatile gidiyorsunuz uzak bir yere, çok sevdiğiniz ve hiç bir zaman yanınızdan ayırmadığınız ayıcığınızı evde unuttuğunuzu farkediyorsunuz yolun yarısında. dönemezsiniz, imkan yok. işte öyle bir hissiyata sokar bu istek. göz her yumulduğunda bakışları akla gelir, o'nun kokusu duyulur her insandan. her şarkıda o vardır, her sözde, her bir nefeste, her durakta. her insanın sesi onun sesi gibi gelir. düşünceleri istila eder özlenilen kişi.
seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum.