Kanımca söylemek istediği şeyi yanlış şekilde ifade etmiştir. Kaldı ki gerçekten de böyle düşünüyor olabilir. Bunu bir düşünce zenginliği olarak görmek gerekir.
müslüman demeyipte keske yobaz olmasaydik deseydi dahada uygun olacakti. müslümanligin, basörtüsü, türban, sakal ve cüppe arasina sikistirilmis oldugunu belirtse anlayan anlardi, yada araplarin yasadigi müslümanligi elestirse dahada güzel olurdu. haklilik payi öyle yada öyle var.
gerçek müslümanlıkla rektörün bahsettiği farklı müslümanlıktır. rektörün bahsettiği yenilikleri kabul etmeyen yobazlıktan beyni örümcek ağı tutmuş menemende sivasta katliam yapan. bira içti diye üniversite öğrencilerini bıçaklayan. danıştay üyelerinin canına kıyan müslümanlardır.keşke sadece anadoluda değilde tüm dünyada böle müslümanlar olmasa...
abbasilerin sıcak kanlılığıyla islamla tanışılır...hoşgörünün sıcakkanlılığın, allah(cc) sevgisinin temizliğin dini... ve türk-islam devlerinden itibaren başlayan maalesef arap özentiliği, dini araplar gibi yaşama isteği, kuran-ı kerimimizin yanlış yorumlanması, yobazlaşan beyinlere çevrilen masum insanlarımız, hepimizin kalplerini yaşamlarını rahatsız eden iki arada bir derede kalmışlık... din arapların yaşadığı gibi yaşanmasaydı keşke demek istemiş...
abbasilerle karşılaşmayıp özenilmemesi gereken ırklara özenmeyip kendileleri olurdu türk halkı demek istemiş,
türk-islam karması türk gençlerini böyle arada bırakmazdı belki demek istemiş...
hangi din olursa olsun belki türklerin biraz hoşgörüsü olabilirdi demek istemiş...
aydın, idealist bir rektörün mantıklı bir açıklamasıdır. evet doğru insanlar tepki göstermekte haklıdır ama islam dini belki çok öncelerde büyük düşünürler çıkarmıştır fakat gördüğümüz gibi şuanda islam alemi oldukça geride, bunu herkes kabul etmeli. bu alemin en aklı başında ferdi olan biz laik türkiye'nin bile bu konuda birçok sıkıntısı olduğunu ya da içler acısı bir halde olduğunu gayet iyi biliyoruz. bir arap dünyasına baktığımız vakit yine içler acısı bir durumun hakim olduğunu görüyoruz, görgü desen 0, ilim ve entelektüellik desen eksilerde adeta. ülkemizde olumlu iş yapanlar ise yine bildiğimiz gibi yurtdışında yaşayanlar ya da dışarda eğitim alıp dönenler. fakat tabiki bu demek değildir ki, o zaman git yurtdışına, alakası yok. rektörün bu açıklamaları bir isyandır, yanlış gidilen bir yolda kilometreler sonra uyarmaktansa bir derece erken uyarıdır. zira bu hükümetin türkiye'yi sessiz sakin hangi imaja bürümeye çalıştıkları, hangi istikamete götürdükleri ortada. ayrıca kaldı ki rektör geçmiş zamanlarda yapılan hataların şimdiki yansımalarını oldukça sakin bir anlatımla açıklamıştır. bunda kızacak birşey yok, en azından seviyesizce yorumlar yapmaya hiç lüzum yok.
bazı olguları kasten karıştıran insanların, hazmedemedikleri kesimi sindirmek için, dolaylama yaparak onları kendi taraflarına çekme çabası sezinlenen bir düşüncedir. bu düşünceye destek veren kesim ayrıntıları atlayarak ya bir aymazlık içinde olduklarını göstermekte, ya da bazı temel gerçekleri bilmedikleri anlaşılmaktadır. bahsi geçen 1450 li yıllar islamiyetin bilimle içiçe olduğu; avrupanın derebeylik karanlığında olduğu, aynı zamanda hristiyan bağnaz düşüncesiyle idare edilegeldiği zamanlardır. islamiyet hiç bir zaman ilimin karşısında olmamıştır. bu günlerde islam inanışının yaygın olduğu toplumlar bir şekilde gerilerde kaldıysa bu tamamen islami özden uzak kalmalarından kaynaklanmaktadir. islamiyeti şeklen uygulamalarından kaynaklanmaktadır. bu duruma gelmiş olmalarıda yine en büyük etmen hristiyan-yahudi emperyalist güçlerin müslümanları köklerinden uzaklaştımış ya da uzaklaştırmakta olmalarındandır. bazı temel gerçekleri türk gençleri, özellikle bünyelerine oturtmuş olmaları gerekmektedir. türkiye toprakları osmanlı zamanlarından kalma mirasından ötürü parçalanmaya her daim müsait olacaktır. bizleri ortak bir payda ekseninden çıkartmaya çalışacak kuvvetler her zaman olacaktır. ama sessiz çoğunluk canına tak ettiği zaman her zaman kendi doğrularını bulmaya muktedirdir.
rektör bal gibi de dogru söylemiştir niye anlasılmıyor kafalar basmıyor...
bir tane, müslüman olupta gelişmiş, medeni, kaliteli, gercek anlamda insan haklarına uygun yasayan(en iyisi biziz malum halimiz ortada daha yeni yeni birazcık düzeldik)ülke gösterin hep beraber rektörü sövelim dövelim kıralım parcalayalım!
cumhurbaşkanı sezer'in ısrarı ile atanan dokuz eylül üniversitesi rektörü prof. dr. emin alıcı, chp'lilerin düzenlediği bir toplantıda islam dinine hakaret içeren ifadeler kullandı. islamiyet'i geri kalmışlığın sebebi olarak gösteren alıcı, "keşke anadolu müslüman olmasaydı" diye konuştu. osmanlı'nın kovduğu akıl ve bilimin avrupa'da geliştiğini ifade eden alıcı, "1450'li yıllarda matbaa bulundu ve hızla avrupa'da yayıldı. biz, 250 yıl sonra matbaayı kullanabildik. matbaayı müslüman olmayan halk kullandı, gelişti. keşke o zamanlar anadolu müslüman olmasaydı" ifadelerini kullandı. tuhaf açıklamalarını siyasi değerlendirmelerle sürdüren alıcı, chp'nin, genel seçimleri ölümüne alması gerektiğini savundu. eski chp karşıyaka ilçe sekreteri ertuğrul gür tarafından 10 yıldır organize edilen karşıyaka toplantıları'na katılan prof. dr. emin alıcı, "değişen dünya koşullarında türkiye'nin konumu" konulu bir konuşma yaptı. osmanlı padişahı fatih sultan mehmet'in istanbul'u fethederek yeniçağ'ı başlattığını anlatan alıcı, "fatih sultan mehmet çok iyi yetişmiştir, felsefe, tarih, yabancı diller bilir. ne yazık ki ülkenin akıl ve bilimle değil de din yoluyla yönetilmesi tercihini yaparak, hem osmanlı'nın kaderini, hem de dünyanın tarihini değiştirmiştir." diye konuştu.
ne büyük adammış rektör bey!
kuran-i kerim "matbaa kulanmayın, günahtır" mı demiş?
sen ki rektör olmuşsun, ne işin var parti propagandalarında?
okuluna gönderdiğim çocuğuma saçma sapan fikirler empoze etmeye ne hakkın var?
sana da teşekkür ülke kimlerin elindeymiş gösterdiğin için. yazık ki ne yazık. unutma ki sen bunları türkiye de diyebiliyorsun git de italya da de bakalım ne oluyor.
söyleyeni için bu tarz yorumlar yapılabilecek söz.