Genelde halkımızın Arapça kezebeden gelip manasının yalancı olduğu kanısına vardıkları, ancak kelimenin farsça kökenli olup manasının da bir yeri yöneten kadın, evine kocasına bağlı kadın olduğu, Arapça ile hiç alakası olmayan güzel bir isim.
sevgilisi varsa kezban kızımızın mutlaka otobüste, sokakta, okulda bağıra bağıra içine bolca aşkım, canım, bebeğim geçen konuşmalarına şahit olmuşsunuzdur. sürekli kilo almaktan yakınır ama asla hamur işinden vazgeçmez. mini etek, şort giyince özgüven patlaması yaşar. bir birayla hemen oracıkta sarhoş olurlar. içmeyi bilmezler ama her ortamda geri planda kalmak istemezler. 1.60 boyuna bakmayıp dizine kadar çizmeyi çekerler. sorsan modayı en önde onlar takip ediyordur.
kezban kavramı, türk kızlarının adını lekemek için yunanistan tarafından, ülkemize kakalanmış kız türünün adıdır. oyuna gelmeyelim.*
(bkz: yunan kızları)
twitter hesabımda ekli olan hatun kişinin teki "10 yıl boyunca aşığım, hayatımın kadını ol diye ağlayan, sonra nişanlanınca sizi facebooktan silen arkadaşlara ne deniyordu" demiş. gülücük falan koymuş. hatun kişiyle muhabbetim yok, bir şey desem yazıyor olacağım. diyemedim. demem. yaram var gocunuyorum falan da değil. kenar yani. ama ters geldi bana yani. hoş değil.
lan 22 yaşındasın. hayatının baharındasın. adam sana 10 yıldır aşıksa nolur, 12 yaşından beri olur. mübalağa var hadi diyelim; lisedeyken çıktınız elemanla diye varsayalım. sen hazırlıkta elemanı sardın sarmaladın, 1. sınıfta da kıçına tekmeyi bastın diyelim. eleman başladı ağlamaya. 1 sene ağladı. 2 sene ağladı. 3 sene ağladı. ünili falan oldunuz. sen bir yere gittin, adam bir yere gitti. elemanın karşısına ne afetler ne bombalar çıktı. ne saf ve temiz aşk ve sevgi pıtırcığı dolu hatunlar gördü. belki birine ikisine meyletti etmedi. ama gene o sene ağladı, sonraki sene ağladı, daha sonraki sene ağladı ve ağladı da ağladı. göz pınarları kurudu, gene ağladı. bir kere eleman böyle yıllarca senden ırak, senden biçare, için için, yaşın yaşın geziyorsa onun aşkı tavan yaptı, borsaları allak bullak etti, mecnun meczup oldu, kendinden geçti. sonra, ya aile ferdi dedi ki lan bu böyle olmayacak, zinhar everilsin bu uşak; ya da karşısına eli öpülesi bir kadın çıktı ki tüm yaralarını sardı sarmaladı. can kırıklarıyla kabullendi sevdi, sevişti. e ya da bu adam reenkarnasyon inancına sahip değilse ve de ben çok akıllı, sadık, uslu bir çocuk olursam bir dahaki hayatımda burjuva olur hatun kişiyi de kaderimde, ellerimde, gönlümde, zihnimde, fikrimde, kollarımda, kucağımda, si..* işte hak ederim, demiyorsa yüreciğinin turşusunu kuracak değil; bir şekilde seneler sonra da olsa o sıcak yuva hayalindeki resmine bir kadın çizmişse, e be amk bırak da silsin seni facebookundan. adamın belli ki sana karşı zaafı var hâlâ. kendi çapında yaşamaya devam ediyor. sen kalkmış hâlâ neyin tribindesin. lütfen rica ediciim, yapma böyle. ilerleyin artık. yeeh babanın...
işte bunlar hep kezban olsa gerek. bu sıfatı da hiç kullanmamıştım. kullanmam da bir daha. ama bu hak etti be, etmedi mi.
bir insan çeşididir. insanlar 4'e ayrılır.
erkekler,
kızlar,
kezbanlar ve
kamiller.(kezbanların götünü kaldıran erkek popülasyonu)
kezbanların sayısının hızla arttığı şu günlerde, kezbanların kesinlikle deşifre edilip toplumdan ve sosyal hayattan dışlanması gerektiğini düşünüyorum. insanı insanlıktan soğuturlar. bir senedir girmediğim sözlükte böyle ulvi bir sıfatın popüler olmasına çok sevindim. çünkü gerçekten böyle bir sıfatla bu kızlarla dalga geçip, deşifre edip, psikolojilerinin bozulması şarttı. kamillere diyecek laf bulamıyorum. gidin atlayın bir yerden.
bunlardan birisinin bize yaşattığı eğlenceli dakikalar şu şekilde yaşanmıştır;
sene başı ilk dersler. konuşma dersinde* sınıf ikili çalışmaya geçecektir ve hoca bizim bir arkadaşa ve namı değer kezban arkadaşımıza partner olun der. arkadaş kıza doğru yanaştırır sırayı çalışmak için ve şahsı-kezban bombayı patlatır: benim sevgilim var.
ayrıca aynı kezban, farklı konularda pek çok kez sınıfı dumurdan dumura sürüklemiştir.
