öğrenci evinin katatonik yapısına en uygun şarkıları yapan gruptur. özellikle eyalet çocukları ve ne zaman gitti tren bu sabit ortamın fon müziği olacak kadar güzeldir.
Her şeyin ve herkesin ya teker teker ya da kalabalık nesneler halinde yalnızlaştığı, benim geleceği kurgulamaktan çok yorulduğum bir dünya zamanıydı. Her sabah uyandığımda bonzai beslediğim günler.. Mutfağa nane demeti asmakla çok iyi etmiştin. O sabah aldığım o güzel kokuyu ve yüzüme çarpan o esintinin ılıklığını hiç unutmadım. Böyle böyle bende bir alışkanlık geliştirdin. Bir de kahvaltıda muhakkak çay içmeyi. ''Bir evde sabahları çay kaynıyorsa'' demiştin, ''o evde yaşayan insanlar o sabah mutludurlar.'' -hadi kahvaltıyı terasta edelim.
''iyidir iyi. Hayat; iyidir iyi''
Birlikte çıktığımız ilk tatil, bir kış tatiliydi. Bir nehirden denizine akan o ırmak üzerinde teknedeydik. Hava çok soğuktu, üşüyorduk. Bana, 'o yolculukla ilgili ne hatırlıyorsun?' desen; yüzün derim. Çevreye bakmak açıkçası çok da aklıma gelmemişti. Irmak da güzelliğine diz kıracak kadar anlayışlıydı. Her şey su gibi akmaktaydı. Başımızı taştan taşa da vurmuyorduk akarken.
Umutsuzluk yasak! ikinci bir emre kadar''
Senin için gelecek; morgda yatan bir ölü kadar kesindi ne yazık ki. Üç kişilik bir aile, düzenli gelir karşılığında kiralanacak akıl- fikir ve beden, saten çarşaflar, koltuk takımları, çiçeksiz nevresimler.. Asansörün düğmesine basıp -hadi ama! diyecek kadar sabırsız. ikinci bir arzuya gereksinmek çok gereksiz. Oysa;
'ben' hep belki dedim.'
Dünyanın hep aynı yöne döndüğünü söylemek ne zor.. Büyükada'da öğle rakısı içmek çok keyifli değil artık mesela. Çünkü etrafta bakacak o kadar çok şey var ki. Yan masadaki alman aile, mado'da çay içen, yüzü fondoten torbasına sokup-çıkarılmış bir kadın, asla sessizliği beceremeyenler, akvaryumda pişirilmeyi bekleyen balık. Sahi biz yine tam bu masada oturmuşken onlarca kez; tüm bunlar var mıydı? Ve bu pansiyon, iskeleye bu kadar uzak mıydı sahiden? O yol ne kısalırdı biz yürürken. ''kral öldü, şehir düştü. düştü. düştü. uyan.''
Şimdi bana 'yüzüm' desen; bir uzaklık cismi tanımlayabilirim. Evren ateşlerinde yanabilirim. Şimdi bana 'yüzün' desen; tonlarca ağırlığın çiğnediği bir yol fikri yerleşir cismime. Dallar arasında şarkı da söyleyebilirim. Yol durmaktadır yerinde. Uzak durmaktadır. Ve iki uzak çarşamba asla bağlanmaz birbirine.
''bir gün anlarsın, başka bir şehirde
belki başka biriyle beraberken
bir gün yanarsın, yoğun iş gününde
son taksitlerini öderken''
bir gür ödersin bunu istanbul yağmuru yağarken bahsetti aniden gitmekten. maria şarkısıyla bana sabahattin alinin kürk mantolu madonnası maria puderı anımsatan biricik müzik grubu.
anılara ev sahipliği yapan şarkılarıyla pek çok kişi için tatlı hüzünler sunar. bir koşu maziye gitmeyi, şimdiye dönmeyi gerçekleştiren itici güçtür. en çok seni şarkısının düşündürdüğü bir kişi vardır. metin kurt yalnızlığının düşündürdüğü kendinizdir. tek kişiyim ben hala vardır...
bir gün çocuğum olursa şarkılarıyla büyütmeye çok kararlı olduğum grup. kesmeseker.org'daki anne-babadan çocuğa emanet edilen düzene acayip özeniyorum.
geri dönüşleri muhteşem olmuşdur. atlar dönmedi , herşey sermaye için sevgilim , metin kurt yalnızlığı , kim sessizse o ağlasın gibi son albümünde hepsi birbirinden güzel şarkıları olan gönül insanları. hep destek tam destek için albümleri alınmalı kosnerlerine gidilmeli diyorum sayın abiler. cenk taner adamımsın.
sigaradan daha zararlı olan ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapan unlu ve şekerli gıdalar ailesinin en sabıkalı üyesidir...ciddi oranda glukoz içerir..bazılarında fruktoz da bulunur..
tek sabiti üstat olan değişken organizmaydı de mi bu. yürek dağlayan organizma. iyi ki var olan. uçsuz bucaksız azınlığın muhteşem grubu...
bugünü cenk taner 'in bu efsane olma yolunda hızla ilerleyen samimi grubunun şarkılarını analiz etmekle geçirmek istemekteyim. tamam hepsi iyi de iyinin de iyisi var. üstelik görecelilik var. yazalım yavaş yavaş:
1991 çıkışlı dipten ve derinden 10 üzerinden 9! (favori şarkılarım; istanbul istanbul , tek sorumlu , sos , senin için ) (albümdeki tek kusur melih rona 'nın metal davulcusu olmasından mütevellit uçup gitmesidir. tabii arada bağlantılar kopmuştur. onun dışında harikulade bir debuttur. kaset hariç cdye basılmaması eksikliktir)
1993 çıkışlı aşk ve para 10 üzerinden 8,5! (favorilerim; aşk ve para , gerçekten özleyince ve tabii ki karanlıktan korkan bebekler ) (unutmadan bu da kaset formatındadır)
1995 çıkışlı tut beni düşmeden 8,5! (favori şarkılarım; tut beni düşmeden , yanıyor tüm gençliğim , yağmur ) (tasavvuf etkisi belirgindir, hayli leziz bir albümdür)
1997 sonunda çıkmış insülin 10 üzerinden 10! (bilmem kaç kere kırıp kırıp kasetini aldığım albümdür, hani kırmaktan kastım zevk olsun diye değil albümü binlerce kere dinlememden kaynaklıdır.) (favorilerim; yoksulluk , işte güneş , acıların kralı, feridun bey , henüz onlar bunları bilmiyor , sakin sular )
1999 çıkışlı içinde içindekiler vardır 10 üzerinden 8! (gene tasavvuf lakin modernize soundla enteresan bir harmanlayış. ilk zamanlar çok keyif alamadığım tek kesme albümüydü. sonradan alıştık ve sevdik hücum kayıttır çalınmış ve çıkılmıştır. deneyseldir üstelik.) (favorilerim; ol dedin bak oldum , maria , eyersiz atlar, hatta belki de düşün sabaha kadar düşün )
2001 çıkışlı izin vermedi yalnızlık 10 üzerinden 10! (nasıl insülin grup olarak tepe noktasıysa izin vermedi yalnızlıkta şiirsellikte son noktadır, üstat döktürmüş başucu albümünü külliyata koymuştur) ( gel de şarkı seç, ehee. enfes albüm. favorilerim; adını unutmaya devam ediyorum , şimdi biz buyuz , kral öldü şehir düştü , suda balık olsak , sen hep belki dedin , iyidir iyi )
2004 sonunda çıkmış kum 10 üzerinden 8! (biraz grubun hafiften toz şeker olmasının akabinde cenk'in demirhan baylan desteğiyle yaptığı bir çalışmadır bu. şarkılar gene harikuladedir. fakat grubun en iyisi de değildir elbet.) (favorilerim; şeyler arasında , yaşıyorum ölüyorum , tek kişiyim ben hala hatta belki de japonca )
2011 sonunda çıkmış doğdum ben memlekette 10 üzerinden 8,5! (7 yıl sonraki dönüş albümü. tatmin edici bir geri dönüş. kadro toparlandı tekrardan. harika bir kapak, sözler daha açık seçik. ken loach ve metin kurt... emekçilere teşekkürler!) (favorilerim; doğdum ben memlekette , benim adım ne , eğ başını eğeceksen , metin kurt yalnızlığı, tezatlar kitabı )
insülin ve izin vermedi yalnızlık ekstra öne çıkmakta. diğerleri de aşağı kalmamakta, direnmekte. hiçbir albüm belli standartların altında değil. işte bu güzel. ne güzel ne güzel...
meraklısına dipnot 1: andıran otu kitabı çıkmıştı üstatın. 2004'te kum'la beraber. yenileri çıkacak muhtemelen.
meraklısına dipnot 2: eğ başını eğeceksen, ada müzik'in derlediği kent ozanları adlı toplama da yer almıştı. nihayet, bir albümde yerini aldı.
meraklısına dipnot 3: ilk iki albüm cd formatında basılmalı sanırım. 6. albüm izin vermedi yalnızlık solo bir albüm olmakla beraber hemen hemen ortaçgil, kızılok seviyesindedir ki yarmıştır sözler. felsefik derinlik, hayatın içinden sözler. budur, iyidir iyi!
sekiz yıl aradan sonra doğdum ben memlekette adlı albümleri çıkan müzik gurubu. albümde on bir şarkı bulunmakta. şarkılarında futbol terimlerine sıkça rastladığımız kesmeşeker' in albümün kapağında da galatasaray' ın ve türk milli takımı' nın unutulmazlarından metin kurt' un fotoğrafı bulunmakta.
yeni albümleri doğdum ben memlekette an itibariyle d&r en çok satan albümler listesinde 11. sırada yeri almış olup yavaş yavaş yükselmektedir. yine aynı albüm hepsiburada.com'da "en çok satan türkçe rock albümü" sıralamasında 1. sıradadır.
not: "lan kesmeşeker piyasa mı oluyor" gibi bir durum yoktur. ben de dahil birçok kesmeşeker dinleyicisinin ikişer üçer albüm alarak gruba destek olması durumu vardır sadece...
dün gece haymatlostaki konserlerine gittim. konser fazla kalabalık değildi, bilindik kadıköy tayfası; kesmeşeker'in kemik kitlesi falan. yıllar sonra ilk defa bir grubu canlı izlemenin, canlı performansın ne demek olduğunu anladım açıkçası. kaliteli müzik, sahnedeki kalbi güzel o adam tüm samimiyetiyle viskisini içip şarkısını söyledi. genelde eski şarkılardan çaldılar fakat, yeni çıkacak olan albümde öyle bir şarkı var ki, çalmadan gidemezlerdi*.
ayrıca cenk taner sahneye çıkarken kotunun cebindeki telefonunu çıkartmayı unutmuş sanırım tüm konser öyle çaldı. adam bildiğin bizden olum, tabi samimiyet hat safhada olacak.