bazen ölmek istemiyor insan.
olaylara çaresiz kalmakla, olaydan naaşını kaldırmak istemiyor.
koşmak ve kim varsa dokunmak,hissetmek yaşamalarını sağlamak..
sigara içmek istiyor insan ve arada sarhoş olmak..
sonra gazzeye gitmek istiyor ve çeçenistana..
kesmiyor.
seviyor.
köpek gibi aşık olmak istiyor.
sonra çocuğum olsun diyor.
ölmek istemedikçe öldürüyor.
hayatın her güzelliği, selasını okumaya götürüyor o'nun için mahallenin müeziinini..
o herşeyi seviyor.
her güzeli,her çirkini... olduğu gibi.
ölmek istemiyor.
kadınını çok seviyor ve yine ölmek istemiyor.
ikindi namazlarına bayılıyor ve her seferinde üsküdarda kılmak istiyor.
ve yine ölmek istemiyor.
öleceğini biliyor ve sigarasını söndürürken her defasında aynı sitemi haykırıyor....
keşke biraz ölmesem...
zar tutuyorsun ey hayat bu kaçıncı sevgili
yanlış ata oynamışım gözlerim öyle dedi.
pır pır diye ses çıkardı yürürken yüreğimden
denizleri sulardım tozmasın diye deniz
sporu çok severdim çiçeğe yem vermeyi
kuşlara binerdim ve kaçardım basından
bak buraya yazıyorum diye milyar kelimeyi
ziyan eden de bendim hem de hiç sıkılmadan.
güzeldim de galiba bunu nasıl söylesem:
eline sağlık tanrım leyla çok güzel olmuş
tanrım eline sağlık dünya da çok güzel olmuş
keşke biraz ölmesem.
dünün beğenilen entry'lerine baktığımda bu arkadaşın açmış olduğu sözlükte doğru yazma hastalarının baskısı başlığına denk geldim. entry'sini okuyunca, diğer entry'lerine de bakmak istedim ama bir de ne göreyim. kanatlanıp uçmuş, yedinci nesil silik olmuş. nedendir, niçindir bilinmez...