şimdi, dikkatlice bir etrafınıza bakın.
arkadaş, iş arkadaşı, tanıdık, akraba, ne varsa.
şimdi, bu insanların ilişkilerine bakın.
hangileri kısa süreli, hangileri uzun süreli ilişkiler yaşıyor ve bu ilişkilerin başlama ve bitiş nedenleri nedir? zamanları nedir?
hangisinde kişi ayrılma sebebi olarak gerçek olan nedenini belirtiyor?
kimler bir taraftan 2-3 senedir süren ilişkisini yürütüp, diğer taraftan ''ayrılamam ama genciz yani bir şeyleri kaçıramam'' diyerek bir taraftan gönlünü eğlendiriyor?
kimler fedakarlık yapıp, emek veriyor, kimler vermiyor?
bu sonucu - büyük bir çoğunluk adına konuşulursa - çıkarmak çok zor değil, dünya üzerindeki bütün erkekleri tanımaya da gerek yok.
doğanın kanunlarının getirdiği sonuçlar.
bu kanunların getirdiği diğer bir sonuç ise, hormonların erkekleri olduğu kadar kadınları da seviş diye uyarmasıdır ve bu sebeple kimsenin yalnız kalmayı göze alamamasıdır.
mutlu olmanın tek yolu güvenmektir ancak, bir kez bunlara gözünüzü açtıysanız kimseye güvenmemek her zaman daha güvenli bir yol olacaktır.
her göz kırpanın peşinden gidersen doğru tespit. güvenenlerin gerizekalı olduğunu mu düşünüyosunuz? ya da güvenen nasıl güvendi acaba diye hiç merak ettiniz mi?
kışın kadını ısıtacağı konusunda güvenmek gerekir,
kadınına çocuk doğurtacağı konusunda'da güvenmek gerekir,
dolayısıyla yanlış önermedir, erkeğe güvenmek gerekir.
her zaman olmasa da yüzde doksan dokuz doğrudur. niyetlerini gizlemeyi çok iyi bilirler. bir de argümanları hep "kuyruk acısı var bunun" dur. tanımadan etmeden böyle konuşurlar.