bakımı ve beslenmesi zor hayvan. şöyle ki bu hayvan eğer kapalı ortamda, kafeste falan besleniyorsa yarı sersemletilmiş sinekten başka bir şey yemez. yani öyle sineği öldürüp önüne koyunca yemiyor. yakalayıp canlı canlı koyunca da yemiyor. ülen her seferinde nereden bulacaz eteri de sersemleteceğiz haşereyi diye çok düşünmüştüm bir zamanlar, sonra kertenkeleyi salmaya karar verdim; muhabbet kuşu aldım 2 günde bir yemini değiştiryorum oluyor..
- tübitak destekli isviçreli bilim adamlarının yaptığı son araştırmalar kapsamında elde edilen verilerin, kertenkelelerin aslında tehlike anında kuyruğunun bırakmadıkları, eski sevgiliye çok afedersın ama zikini bırak gitmesi yönündeki şüphelere ışık tutacak açıdan yapılan çalışmalar sonucunda sayın kertenkelelerin aslında korku anında değilde eski sevgiliye "her daim beni hatırla mualla" şeklinde bir beyanat etmesi yorum getirebilir bu çalışmalar esasında.. ama uzun araştırmalar sonucu bir takım kertenkelelerin korku anında zikini bıraktığı da görülmüştür. bu da olsa olsa "anca zikimi alırsın" demesidir kertenkelenin. bu gerçeği artık gün yüzüne çıkartan houstonlu bilim adamları kertenkelenin cümle içinde kullanılırken kerten ile kelenin ayrı yazılabilinip yazılamadığını araştırmak olduğunu söyleyen sayın ahmet mehmet ışıkara çalışmalarının gubik hızıyla devam edeceğini ve "hala gerçeklerin gün yüzünde olmadığı bir dünyada yaşadığımızı" söylemiştir. söz sende sayın bir ant.
evde görülebilecek çeşitli canlı türlerinden omurgalılara dahildir. kokusuzdur, kaçar, hareketleri önceden kestirilebilir, agarda kültürü yapılamaz, soliter yaşam sürer.
yönetmenliğini özgür arık ın yaptığı, başrolde bertan dirikolu nun oynadığı, hrant dink in bir yazısınından esinlenerek çekilen 32 dakikalık kısa filmin adı.
morris west'in kaleme almiş oldugu darbe karsi darbecileri anlatan manyak borgialar dönemini aratmayacak olan olaylarla dolu olan romandir. baska bir yazar yazsa en fazla cin ali mertebesinde olacak bu kitap morris west'în derinlemesine isleyişi sayesinde muhtesem olmaktadir. ergenekon faciasini daha iyi anlayabilmek için bence okunmasi elzem bir romandir.
etrafa esrar içmiş gibi bakmasına rağmen, hiperaktif olan sürüngen kralıdır, zira pek bir maharetlidir kuyruğunu bırakır iplemez çünkü yenisini hazırlar, eskisinden daha iyi olcak düşüncesi kertenkeleyi teskin edıyor olsa gerek pollayanna gbi. kavanozda beslenesi sevimli mahluk.
Sürüngenlerden küçük bir hayvan. Bahar başından itibaren bütün yaz mevsimi boyunca çalılıklar ve taşlar arasında rastlanır. Vücudunun şekli, çeşitli cinslerine göre değişir.Yurdumuzda en çok bulunanı dört ayaklı yeşil ya da kül renkli olanıdır. Böcek, kurt yiyerek beslenir. Çoğalması yumurta ile olur. Uzunluğu 3-15 santimetre arasındadır.
sıcak kanlı tek sürüngen. * kıbrıs'ta her çeşidinden bol bulunur. genelde ısırmak suretiyle can acıtan, kanatan ama şirinliğinden bir şey kaybetmeyen hayvancık. sarhoş olabiliyor ve sarhoş olduğunda yürümekte güçlük çekiyor. sadece küçükleri kuyruklarını bırakıp kaçma haklarını saklı tutuyorlar. büyükler genelde korkutucu görünüp düşman ve rakiplerini uzaklaştırmaya çalışır. bazıları su üstünden bakkala gidip ekmek alabilir, bazıları kanatçıklarını açıp ağaçtan ağaca atlayabilir. deney ve gözlemle elde ettiğim bir bilgi ise: bazı türlerin çok az da olsa bulunduğu ortamın rengini alma özelliği var.
Belkim Bir Kertenkeleydim. Can Yücel' in mükemmel şiiri:
Belkim bir kertenkeleydim
piç edilmiş bir yağmurun serini
bir güzelin çirkiniydim
çirkinlerin en güzeli
yeşil koşsa güneşlerin gölgesi
ben en hızlı yeşiliydim
kurbağa yarışlarında annemin
çatal matal kaç çataldım kimbilir
bin dereden bir kendimi getirdim
haydan gelip huya giden bir huysuz
heyheyler içinde bir heydim
belkim yedi belkim sekiz belaydım
düdük çalar hırsızlanmış polisler
ben korkudan üstlerime işerdim
üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü
karşısında önüm açık gezerdim
ağzı bozuk meymenetsiz bir ozan
rus cenginde cağanozdum bir zaman
iki gözüm iki koltuk-eviydi
mavilerim bir miyobun koynunda
kendi düşen köyler kentler ağlamaz
sur dısında ben oturur ağlardım
ekmek diye bağrışırdı bebeler
elma derler ben ortaya çıkardım
ağıtlarla kutlanırdı isa - doğdu Gecesi
fil dişinden bir kuleydim yıktım kendimi
bilmem hangi keloğlanın fesiydim
bir püskülsüz sümbülteber tohumu
fesleğenler yaprak dökmüş şerrimden
bir naraydım kimse bilmez nereden
ya yakından ya uçmaktan gelirdim
belkim ince belkim kalın bir sestim
belkilerin kol gezdiği saatta
belkim belki bile değildim