Modanisa'nın kurucu CEO'su.
- 2011 başında 3 arkadaşıyla birlikte Modanisa’yı kurmak üzere yola çıkıyor.
- E ticaret sitelerini 2011 yılının anneler gününde açıyorlar.
- ilk müşterileri Samsun'dan, Kerim'in memleketinden geliyor. (Fakat akraba ya da tanıdık değil; harika bir (bkz: tevafuk).)
- Neden tesettür giyim işine giriyor?
Şöyle anlatmış:
“Modanisa’nın iş fikri ailemizde ve arkadaş çevremizdeki muhafazakar, kapalı giyinen kadınların giyim alternatiflerinin ne kadar az olduğunu fark etmemizle birlikte olgunlaştı. Tesettürlü kadınların beğendikleri kısa kollu bluzdan 2 tane alıp terziye bir tane uzun kollu bluz yaptırdıklarını bile gördük. Seçenekleri az olduğundan istedikleri halde modayı takip edemiyorlardı. Bu nedenle 55 yaşındaki anne ile 25 yaşındaki kızının neredeyse aynı kıyafetleri giydiğini de gözlemledik. Arkadaşım Lale Tüzün ile birlikte iş fikrini pişirdik. Ardından çocukluk arkadaşlarım olan Gökhan Kavasoğlu ve Yener Özaydın’a da anlattık ve onlar da para koyarak bize ortak olmaya karar verdi. ilk olarak 500 bin TL yatırımla şirketi kurduk ve sonraki 6 ay içinde 500 bin TL daha yatırım yaptık. ilk kuruluşta benim yüzde 40, Lale Tüzün’ün yüzde 30, Gökhan’ın yüzde 20 ve Yener’in yüzde 10 hissesi vardı.”
ilk yıl içinde Modanisa’ya çok sayıda rakip site kuruluyor. Ancak Türe’yi asıl uğraştıran rekabet değil başka zorluklar oluyor. Türe, karşılaştıkları zorlukların ne denli çetin olduğunu şöyle anlatıyor: “E-ticaret para kazanmanın gerçekten zor bir yolu. Modanisa’dan önce çok sayıda şirket kurmuş deneyimli bir girişimci olarak para kazanmanın daha kolay yolları olduğunu biliyorum. Eğer bana 2012 yılında Modanisa’yı kurduktan 1 yıl sonraki halimi bir gösteren olsaydı, bu işe girmemeyi düşünürdüm. Ancak girdikten sonra da zorlukları aşmayı başardık.” Karşılaşılan ilk zorluk ise ürün tedarik etmek konusunda yaşanıyor. Bu sorunu ve nasıl aştıklarını Türe’nin ağzından dinleyelim: “Temmuz ayında Osmanbey’e gidip uzun kollu bluz aradığımızda bulamadık. Üreticileri ürün yapmaya ikna etmemiz zor oldu. ‘Biz uzun kollu bluz istiyoruz’ dediğimizde ‘Temmuz ayında uzun kollu bluzu ben satamam, sen de satamazsın. Sen batarsan bizim paramızı da ödeyemezsin. Parasını peşin verirsen üretiriz’ yanıtını aldık. Önceleri parasını vererek ürünleri yaptırdık. Sonra onlar sattığımızı gördüler ve siparişlerimizi almaya başladılar. ilk zorluğu böylece aştık.”
-------------------
Modanisa’yı büyütürken Kerim Türe’nin geçmişteki internet deneyimlerinden büyük fayda görüyorlar. Sitenin tanıtımı Facebook ve Google üzerinden yapılıyor ve iyi bir geri dönüş alınıyor. Katalog satışı, internetten alışveriş gibi konularda gelişmiş bir kültürü ve deneyimi olmayan Türk tüketicisi bu tanıtımlarla siteye çekiliyor ve iyi bir trafik yaratılıyor. Bu başarının ardından hızlı büyümeyi yönetmek gibi bir zorlukla tanışıyorlar. Türe, hızlı büyümenin getirdiği sıkıntıları ve bunların nasıl aşıldığını şöyle anlatıyor: “Mal satmaya başladığınızda hızlı büyüyorsanız, her şeyin aynı anda büyümesi gerekiyor. Geride kalan her şey sorun oluyor. Diyelim muhasebe departmanınızın sistemi geride kaldı ya da çalışan sayısı yetersiz kaldı. Zamanında fatura kesemiyorsunuz. Satış artışına paralel olarak müşteriden gelen ürün iadelerinin sayısı da artıyor. O prosedürü tamamlamak için yetişmiş insan kaynağına sahip olmalısınız. Uygun insanı bulup eğitip aranıza katmalısınız.” Bir diğer zorluk ise bayramlar, anneler günü gibi özel günlerde artan alışveriş yoğunluğunun yönetilmesi oluyor. Bugünlerde müşteri memnuniyetinden ödün vermeden hizmet sunabilmek için ihtiyaç duyulan yapı kuruluyor. Şirket büyürken ‘operasyonel mükemmeliyet’ kadar ‘görsel mükemmeliyet’ de ön planda tutuluyor. Ürün görselleri sürekli iyileştirilerek müşterinin seçim yapmasını kolaylaştıracak nitelikte net fotoğraf çekimleri yapılıyor. Türe, “Moda ürünü satıyoruz, görsellik çok önemli. Ürünü olduğundan fazla değil az da değil, tam olduğu gibi gösterebilmeliyiz ve insanlara stil anlatabilmeliyiz. Ürünün kendisinde yaratacağı etkiyi anlatabilmeliyiz onlara. O nedenle görsel mükemmelliyeti operasyonel mükemmelliyet gibi ön planda tuttuk.”