gitmedim, bilmiyorum ama michel foucault okurken hep anaerkil bir toplum olsa ve kerhanede erkekler kadınlarla yer değiştirse, yani oraya gidenler kadınlar olsa nasıl olurdu diye düşünmüşümdür. çok acayip bir düşünce yani biliyorum ama kendisi bir eşcinsel olan ve bizzat kerhane ortamları hakkında görüşlerini dillendiren fuko öyle acayip bir hayal canlandırmıştır gözümde.
(içeride erkekler dal ta.şşak otururup müşteri beklerken kapıdan girilir)
-- oo hoşgeldiniz nuray hanım, kaç zamandır gelmiyordunuz?
++ ya iş güç işte koraycım napalım. özledim len seni..
(bkz: çok enteresan)
farsça'dan osmanlıca'ya geçmiş; ker: kuvvet,kudret ve hane: ev sözcüklerinin birleşimi ile oluşmuş; "kuvvet evi" anlamında bileşik isimdir. farsça'dan aynen alındığından doğru yazılışının da; kerhane olması gerekir.
lisede bir tanidigimin iceri girerken paso gostermesi sonucu bekcinin "otobus mu ulan burasi" diye tersledigi ve bizimkinin tirsip siftah yapmadan geri geldigi mekan.
hollanda'da birazda arkadaslarin israri ile girdigim yerdir. amacim almak degil, sadece gormekti. ama gorduklerim beni derinden vurdu. bir suru kucuk odalar, hepsinin on yuzu cam. bildigin vitrin yani. hepsinin icinde bir kiz. kendine gore seksi giyinmis, ince coraplar, topuklu ayakkabilar, ince bir ust ve kipkirmizi isiklar.
kizlardan birinin kapisini caldim, kiz kapiyi guler yuzle acti. ama gozleri gulmuyordu, sadece agzi. melek gibi bir yuz, kocaman mavi gozler, deseki falanca bankanin muduresiyim inanicam. oylece baktim, nasilsin diye sordum. konusmaya basladik. nereli oldugumu soylemedim,sadece havadan sudan konustuk. konusmamizin bir yerinde uzun suredir hollanda'da yasayan bir turkle ciktigini, bu cocugun bir cep telefonu dukkani acma hayali oldugunu ve bunun icin para gerektigini ve bu parayi biriktirmek icin 3 ayligina erkek arkadasinin tesvikiyle burda calistigini soyledi. tesekkur ettim kucuk sohbet icin, iyi sanslar dileyip ayrildim.
az ileride ufak tefek tatli bir kiz. yine kapisini caliyorum. donuk bakislarla fakat guler bir yuzle aciyor kapiyi. muhabbet basliyor. ogreniyorumki bir turk adamdan iki tane cocugu varmis, kocasi olacak turk adam hic para vermiyormus ve bu iki cocuga bakmak icin mecburen orda calisiyormus.
bitmedi ! ertesi gun yine benzer bir muhabbet bir baska kader mahkumuyla. bu defa turk oldugumu soyluyorum. benimle gayet guzel turkce konusmaya basliyor ! turkceyi nasil ogrendigini sorunca, erkek arkadasinin turk oldugunu soyluyor.
ben sokla bok arasi gidip geliyorum...zaten oyle bir ortamda olmak beni gerdi, birde ustune bu turk erkek arkadas ve koca hikayeleride iyice tadsizlastirdi beni.
iste arkadaslar, bu kerhaneler biz erkekler tarafindan doldurulmus kader mahkumlarinin calistigi kutsal mekanlardir. allah hepsini kurtarsin ve kimseyi turk erkeklerinin eline dusurmesin !
vakti evvel uğramışlığım bulunan mekan. ne "off karılara bakın lan arüü" abazanlığında, ne de sosyolojik tespit üzere mekan arşınlayan bir bilim adamı soğukkanlılığındaydım. lılığındaydım. 25+ entry var, tasvir yok, alayı benzer olduğu içün, tek bir mekanı tasvir eylemek yeterli olur sanırım.
odalar var hacı, camlı pencereli, numaralamışlar. içeri bakıyorsun kadınlar sereserpe. karşılarında onu izleyen rezil rüsva, adam deyip de suratına bakmayacağın orta anadolu, doğu anadolu eşkıyaları. hasbelkader para bulup girse içeri, yazık o beyaz tenli kızcağızın üstünde tepinecek.
yetmişine merdiven dayamışını da gördüm. kırmızı ruj sürmüş birader, g.tümü s.ken ilk ayrıntıdır, harbi yandıydı canım; "gelsene bah yagışıklı" diye seslenmişti, öyle de nineydi.. hiç niyet bozulur mu ona?
sonra bir yokuştan inen sakallı yaşlıları gördüm içeride. zaten ortam mahalle gibi, odalar falan, dükkan gibi zaten, anla işte. sakallıları görünce yemin ederim yukarıda cami var sandım, yalan değil. neyse tırmandık yokuşu, yokuş boyu odalar tabii. sonra bir kıza takıldı gözüm. en kabadayı yirmisindedir. uzun boylu, uzun saçlı, pamuk gibi teni, camın önünde bacak bacak üstüne atmış, yerlere bakarak dalmış gitmiş, şerefsizim o yerdeki kaldırım taşı, en uzak ufuktan daha da uzaktı o kız içün. o kadar güzeldin ki, kim bilir, sevdalandın bir şerefsize de düştün buralara. iki çocuk annesi namus timsali kadın olurdun sen, o melek gibi yüzden başka şey olmazdı güzel kız. kahır binsin üstüne kimse sorumlusu. umulur ki çıkar bir orhan gencebay sana da bacım...
yanımdaki herifler yiyecek gibi bakıyor "et"lere, ben eğmişim kafamı, bir tanesini de istemedim, istemem, hepsi kardeşimdir. sonra bir "oda"dan çıktı biri, öbür odadaki hanımkıza "hava nemli bugün" dedi. hava nemli. çok mu önemliydi? şu an bildiğin doğuya kebap yemeye gidip "ah ne otantik değil mi fergan" deyu laf pisleyen boğaza nazır devrimci ablalar abiler hesabı oryantalist takılıyor gibiyim ama yok öylesi değil.. hayatla bir bağı var, hava nemli, onu rahatsız etmiş, ya da belki yalnızca muhabbet için öylesine söylenmişti. bittim la, s.kildim ayak üstü.
allah hepinizi kurtarsın kardeşler. zor yaşıyorum diyen halt etmiş. öyle işte, gitmeyin siz.