yaz tatilinde, terk edilmiş bir lisenin bahçesinde ikiye iki tek pota oynasak bile play - finali oynarmışçasına asılacağına emin olduğum adam.
oynamayı, mücadele etmeyi biliyor. elinden gelenin en iyisini yapıp kaybetmeyi de. işine, dolayısı ile kendine saygısı var. yanlış hatırlamıyorsam bir ilaç kullanımından ötürü geçmişte bir ceza yemişliği var. böyle bir insanın kasıtlı olarak yanlış yapmış olabileceğine ihtimal vermiyorum. velev ki öyle bile olsa şu mücadele azmine bakarak kendisinde örnek sporcuyu görüyorum. hidayet'te göremediklerimi.
vodafone reklamında faturalar bazen bizim de boyumuzu aşıyor derken ne kadar samimi acaba.
keşke aldığın paraları da alt yazı geçselerdi.
vodafone temiz yüz olarak kullanayım demiş sanırım kerem gönlüm ü.
Bitanedir. 35 yaşında olmasına rağmen götünden ter akana kadar mücadeleyi bırakmaz. Bu akşamki Olympiakos maçındaki duruşuyla bu seneki Kobe yi anımsatıyor.
Abimizdir, canımızdır. Formasını hırsla ve azimle taşıyan basketbolcu. Sahada adeta canını verircesine savaşır ve hiçbir yenilgiyi kabullenmez. 35 yaşında ve kariyerinin sonunda olduğunu da hatırlatayım.
oly maçında efes'in farkı kabullenmeyen tek adamı. yemin ediyorum onun bu hırsını görünce onun kadar sinirlendim ve hırslandım. adam hiç bırakmıyor helal olsun.
sağ ön çapraz bağları koptuğundan dolayı sahalardan 4-5 ay uzak kalacağı açıklanmıştır. milli takım için çok büyük bir kayıp. çok çabuk ayaklara sahip olduğundan dolayı pivot, uzun forvet ve kısa forvet pozisyonlarında oynayabiliyordu. oyuna her girdiğinde takıma enerji getiriyordu. kerem gönlüm'ün eksikliği hissedilecektir.
muhtemelen ön çapraz bağları kopmuş olan basketbolcu. bu da demektir ki 6 ay sahalarda yok. anadolu efes için kötü bir gelişme. anadolu efes'i geçtim kerem için kötü bir gelişme. arka çapraz bağımın kopmasından biliyorum allah yardımcısı olsun... ayrıca çok severim kerem'i ve haberi duyunca çok üzüldüm. geçmiş olsun demekten başka çare yok.
basketbolla tanışması şu şekilde olmuştur.
18 yaşındayken gittiği konserde boyunun uzunluğundan arkadaki kişinin*uyarısıyla biraz yan tarafa kaymıştır ve muhabbet başlar. şekerspor koçu basketbol oynar mısın diye sorduğunda kerem fırsat buldukça der. antremanlara çağrılır, deneyimi olmadığı halde yetenekleri sayesinde kendisini takımda bulur ve macera başlar.
basketbola çok geç yaşta başlayıp bir anda kendini ülker'de buldu. onu ön plana çıkaran özelliği hırsı, savunması ve ribaunt becerisiydi. ama hücumda da yer yer parladığı olurdu. sonradan efes pilsen'e geçti. o geldikten sonra efes'te hep geniş bir uzun rotasyonu oluştu ve kerem kendine hep yer buldu. sonra şu "doping" meselesi çıktı, herkes bu adamcağızı ahlaksızlıkla, sahtekarlıkla suçladı. üstelik de kendi takımında mirsad türkcan, rasim başak gibi temiz ahlak abideleri dururken. allah aşkına, hangi aklı başında insan 1 sene oynamamayı ve prestij kaybını göze alabilir? kaldı ki karşı takımdaki adamların yarısı ya milli takımdan, ya eski takımından arkadaşıyken. ama işte bizde adam harcamak bu kadar kolay.
bu doping mevzusu yüzünden 2009 avrupa şampiyonası'nda forma giyememiş, 2009-2010 sezonunda hiç oynamamıştır. 2010 dünya basketbol şampiyonası'nda ise hayatında hiç oynamadığı 3 numara bölgesinde bile gayet güzel bir biçimde oynamıştır. kazanılan gümüş madalyada gerçekten önemli payı vardır.
savunma konusunda çok başarılıdır.hücum yönünden biraz eksikleri vardır doğrudur ama bu adam kesinlikle nba standartlarında bir oyuncudur. zaten hücum yönünden de eksikleri olmasaydı şu an efes pilsende oynuyor olmazdı.
atv'nin takım haberinde semih erden röportajı esnasında arkadan geçip "se se se semih erden semih semih erden" demesi yüzümde tebessüme vesile olmuştur.