tam bir yağma ve talan projesidir.deprem bahanesiyle insanların mülkleri gasp edilmekte yerlerinden yurtlarından çıkartılıp, şehir dışına sürülmektedirler.başta istanbul olmak üzere memleket adeta ikinci düşman işgalini yaşamaktadır.birinci dünya savaşında işgal edenler geldikleri gibi gitmişlerdi.bunlarda o büyük adamın söylediği üzere geldikleri gibi gideceklerdir.
şişli'deki ise anlasilmiyor. asfalti kaldirip, yerine uyduruk taslardan yol yapiyorlar. buna da kentsel donusum diyorlar. o kadar yikilmaya yuz tutmus ev varken, botle donusum mu olurmus diyor insan.
Geç kalındığı doğrudur fakat şimdiki yapılan şey değildir. dönüşümde temel amaç gecekonduları, kaçak yapıları kaldırıp yerlerine denetimli, mekansal işleve uygun yapılar yapmaktır. yani böyle şantiye kentler görmememiz gerekir aslında. compact kentlere yavaştan alıştığımız, alışmamızın da gerektiği gerçek ama yapılanlar tam anlamıyla bu da değil. kaldı ki bunlar imar mevzuatına da uygun değil. şaptı şeker oldu bakalım sonu nolacak.
ZAMNINDA SEN OY iÇiN GECEKONDULARA iZiN VER SONRA ORALARI DUZELTMEK ICIN YIK, BASTAN YAP. NERDEN GELIYOR BU DEGIRMENIN SUSYU NEREYE GIDIYOR. AYRICA SITELESEN TOPLUMUN ARASINDA DUVARLAR OLACAK ZENGINLER YUKSEK BINALARDA YASARKEN MADDIDURUMU OLMAYAN HEMEN DUVARIN DISINDA BARAKADA YASAYACAK. YAPILAN KENTSEL DONUSUMDE IZGARA SISTEMIMI NASIL BIR MAHALLE SISTEMI OLUSTURULUYOR BILEN YOK. MAHALLEYI YIK SITE KUR, KENTSEL DONUSUM OLUYOR ADI.
çok çok çok geç kalmış projedir. yavrum önce altyapı düzeltin öyle girişin bu işlere.
özendiğim yer amerika ; adamların mis gibi garajları var, bahçeleri var. tamam bize uymaz ama adamlar önceden 1900 lerde yapmış aynı zamanda ingiltere. yokuşları azaltın yolları genişletin. çevreyi düzenleyin. ama neredeeee !?
yıl olmuş 2013 halan kentsel dönüşüm. çok geri kafalıyız.
gökdelenlerin, plazaların, villaların geleceği proje. ordaki insanları kazıklayıpta elinden almak hangi vicdana sığar mümkün değil. orda sadece betonerme yapılar değil bir kültür, bir dostluk, bir paylaşım, bir komşuluk var ve onlar bunları yıkıyorlar evleri değil.
ilk meyvelerini istanbul sulukule' de vermeye başlamıştır. halkı şehir merkezlerinden sürüp yerlerine varlıklı yatırımcıların yerleştirilmesi girişimi hükümetin türlü katakullileriyle devam ediyor.
istanbul'un derdine çare olmayacak dönüşüm programı.
dar gelirli kesimi adeta gettolara hapsedip, onların yerlerine iyi gelirli insanlar için yüksek meblağlı apartmanlar dikilecek gibi görünüyor. umarım öyle olmaz ama..
olmaması daha iyidir. çünkü çoğu zaman kentsel değil rantsal dönüşüm oluyor o. mesela bursada yapılan toki konutları resmen şehrin içine etti. eskiden irili ufaklı bahçeli evlerin olduğu muhiti yıkıp yerine 24 25 katlı betonarme gökdelen siteler diktiler, şehrin ortasında ve iğrenç duruyor. rezaleti görmek için google'a doğanbey toplu konutları yazmanız yeterli.
Henüz kentli ve köylü ayrımının farkında olmadan, oluşturulan yeni yaşam alanlarında varolan kültürel ve toplumsal dokunun sürdürülebilirliğini sağlayabilecek uygun politikalar belirlenmeden eski binaları yıkıp yerine yenilerini yapmaktan öteye geçemeyecek, avantajlarının yanı sıra birçok değerin yitirilmesine neden olacak uygulamalar bütünüdür. Bir yerleşim alanında varlığını sürdüren topluluk paylaşıma açtığı değerleriyle kültürel varlığını sürdürür. Mekanlar, paylaşıma açılan değerlerin doğduğu ve sürdürüldüğü yerlerdir. Toplumun değerleri dikkate alınmadan oluşturulan yeni mekanlar ya toplumun kültürel değerlerinin sonunu getirir, ya da mekanların işlevini yerine getirememesine neden olur. Elbette kentlerimiz yenilensin, hem fonksiyonel hem de estetik açıdan daha yaşanabilir mekanlar oluşturulsun. Fakat bunu yaparken gözetilen tek şey o oluşumdan ne kadar rant sağlanacağı olmasın, orada yaşayacak insanlar için hem ekonomik hem de sosyo-kültürel sürdürülebilirlik de sağlansın. Ne yazık ki mevcut uygulamalar hem estetikten hem de işlevsellikten yoksun kültürel mezarlar oluşturmaktan öteye gidemeyecek gibi görünüyor.
