kent kültürü ve kent yaşamına ayak uydurabilme durumu esasen herkesin yapabileceği bir şey değildir. 30 senedir,40 senedir yaşadığı halde kent yaşamına ayak uyduramayanlar var. yani ben şehir merkezine gidiyorum,artık şehirliyim demekle olmuyor ne yazık ki. bu durumun yaşla ve vasıflada alakası yok. yani bugün büyük bir şehirde yaşayıp ayak uyduramamış üniversiteli gençte var avukatta var emekli ihtiyarda var.
burda amacım kimseyi yermek değil. demek istediğim kent kültürü kavramını insanların bilmesi gerekiyor.
'ben arsamı sattım,şehirden ev aldım. artık şehirliyim' düşüncesi yüzünden şehirler hödük doluyor.
bir şehirde yaşamak için sadece ordan ev almak yetmiyor.
o şehrin sosyo-kültürel yapısını bilmek,tarihini bilmek,insanlarını tanımak kent kültürünün temel gereksinimlerinden aslında.
yani koca koca binalarda oturmakla kent kültürüne ayak uydurulmuş olunmuyor. her işin bir inceliği ve bir uygulanabilirliği vardır.
canlılar gibi kültür de evrimleşen bir şeydir. ve kent kültürü de kültürü giderek evrenselleştirerek tek boyutlu bir evrime kısıtlayacaktır derim. öyle olmadan da insanlar kültürü doğru düzgün, hoşgörüyle mi yaşıyorlardı? bence hayır. orası ayrı mevzu.