kennedy suikasti

    1.
  1. * *
    "O gün Başkan Kennedy, beş ay önce tasarlanan bir gezi için, yanında kurulla birlikte Teksas'ın Dallas şehrine gelmişti. Gezinin amacı, 1960 seçimlerinde karşı parti olan Cumhuriyetçilere oy veren bu şehirde, havayı Demokrat Parti lehine değiştirmekti... Yolun iki yanında sıralananları selâmlayan Başkan'ın sağında, Teksas Okul Kitapları Deposu görülüyordu. Suikastçının bu yapıdan ateş ettiği ileri sürülmeseydi, bu yapının Başkan Kennedy'nin sağında olmasının hiç bir önemi kalmayacak, öteki yapılar gibi, ondan da söz edilmeyecekti.
    O sırada bir amatör sinemacı, 8 milimetrelik makinesiyle, Başkan Kennedy'nin Dallas sokaklarındaki gezisini filme alıyordu. Daha sonraları bu renkli filmin kendisine milyonlarca dolar kazandıracağını düşünmeden düğmeye basıyordu. Film birkaç kere eşe dosta gösterildikten sonra bir kıyıya atılacak, belki de bir daha el sürülmeyecekti. Filmi çekerken, makinenin vizöründen, Kennedy'nin otomobilinde olağanüstü şeyler olduğunu şaşkınlık içinde gördü. O da, kalabalığın çoğunluğu gibi, silah seslerini duymamıştı ama, film makinesinin penceresinden gördükleri gerçekten heyecan vericiydi; Kennedy birden ellerini ensesine götürmüş ve öne doğru eğilmişti. Sonradan yapılacak otopside, bu kurşunun Kennedy'nin ensesinden girip omurgasının sağına kadar ilerlediği, kravatının düğümünde bir delik açarak boğazından çıktığı anlaşılmıştı.
    Hastanede, Kennedy'yi kurtarmak için elden gelen bütün çabalar gösterildi. Fakat Başkan'ın nabzı duyulmayacak ölçüde az atıyordu. Nefes almasını sağlamak için, boğazının yarılıp bir boru yerleştirilmesi de işe yaramadı. Saat 13te kurtarma çabalarına son verilmiş, bir papazın yaptığı son dini görevden sonra A.B.D. Başkanı Kennedy'nin öldüğü resmen açıklanmıştı. Bundan sonra Başkan yardımcısı Johnson, kendisini Washington'a götüren uçakta, Yargıç Bayan Saran Hughesin önünde ant içerek 36. Cumhurbaşkanı oluyordu. Bayan Jacqueline Kennedy de, uçakta yapılan bu ant içme töreninde hazır bulundu. Üzerindeki elbisede, kocası John Fitzgerald Kennedy'nin henüz kurumamış kanları, iri lekeler halinde görünüyordu. BÜTÜN bunlar olup biterken, polisin verdiği bilgilere ve daha sonraları hazırlanan rapora göre, Lee Harvey Oswald adlı biri, saat 12,37'de Teksas Okul Kitapları Deposundan çıkmış, Elm sokağındaki duraktan otobüse binmişti, üç ya da dört dakika sonra, suikast yüzünden meydana gelen trafik tıkanıklığı nedeniyle, iki blok ötede otobüsten inmek zorunda kalmıştı.
    Oswald, bir taksiye atlayarak, şoföre evine pek yakın olan North Barkley'e gideceğini söyledi. Saat 13'e doğru, Başkan Kennedy'nin can verdiği dakikalarda evindeydi. Evde pek az kalmış, aceleyle yeniden dışarı çıkmıştı. Suikasttan aşağı yukarı 45 dakika sonra Oswald, evinden on mil uzaktaki 10. caddeyle Patton Bulvarının kesiştikleri noktada, devriye polisi Tippit'i dört tabanca kurşunuyla öldürüyordu. Daha sonraları düzenlenen rapora göre Tippit bu sırada, telsizle kendisine tarif edilen şüpheli birisini aramaktaydı. Suikast sanığıyla polisi vuranın aynı kişi olduğu akla ilk gelen düşünce oldu. Aramalar da bu değerlendirme açısından yapılıyordu. ihbar üzerine, polis Tippit'i vuranın, Teksas sinemasına girdiği öğrenilince, yapı kuşatıldı. Salonda ışıklar yakılıp Oswald silahıyla birlikte sinemada yakalandığında, saatler 14'ü gösteriyordu.
    Sanık hakkındaki soruşturma derinleştirilince, bir ara Rusya'ya gittiği ve orada bir Rus kadınıyla evlendiği, komünist eğilimli olduğu ortaya çıkmıştı. Aynı gün polis, sanığın evinde karısı Marina'ya Oswaldın tüfeği olup olmadığını soruyor, olumlu karşılık alınca da, bütün aramalara rağmen tüfeği bulamıyordu.
    24 Kasım pazar günü Oswald, Dallas Emniyet Müdürlüğünden hapishaneye götürülecekti. Sanığın öldürüleceği yolunda polise birçok ihbar yapıldığı halde, Oswald'ı büyük bir tedbirsizlik içinde, meraklılardan ve gazetecilerden oluşan bir kalabalığın arasından geçirdiler. Televizyon da bu sahneyi yayınlıyordu. Tam bu sırada, gazetecilerin bulunduğu yerden fırlayan bir adam, elindeki tabancayla Oswald'ı yaylım ateşine tuttu. Yedi dakika sonra Parkland Hastanesine kaldırılan Oswald da Kennedy gibi kurtarılamayarak ölüyordu. Oswald'ı herkesin gözü önünde vuran Jack Ruby geçmişi oldukça karanlık ve kirli işlere girip çıkmış bir kişiydi. Fakat o, Oswald'ı, Başkan Kennedy'ye yapılan suikast kendisini çok etkilediği için öldürdüğünü ileri sürüyordu. Yapılan yargılama sonunda da, 14 Mart 1964 yılında ölüme mahkûm edildi.
    Kennedy'ye yapılan suikastı incelemek ve karanlık noktaları aydınlatmak için kurulan Warren Komisyonu şu sonuçlara varıyordu: Kennedy'yi vuran Lee Harvey Oswaldtı. Katil bu cinayeti herhangi bir devlet ya da kuruluş adına işlememiş, kimseden de yardım görmemişti. Oswald'ı yetişme biçimi ve yaradılışındaki olumsuz yönler bu suikasta itmişti. Raporda, polisin ve güvenliği sağlamakla görevli kişilerin tedbirsizliği sorumsuzca davranışları da eleştirilmekteydi .
    Warren Raporu, Amerika'da olduğu kadar bütün dünyada da yeterli bulunmamıştı. Bu rapor dışında da, Kennedy olayı üzerine eğilenler oldu. Özellikle gazeteci Buchanan'ın hazırladığı ve kendi adıyla anılan rapor, .bunların arasında en önemlisidir. Bu rapor, büyük gürültülere yol açmış, kafalarda zaten var olan kuşkuları daha da arttırmıştır. Akla ilk gelen soru şu oluyordu; Kennedy'yi gerçekten Oswald mı öldürmüştü? Çünkü bazı kimseler tarafından Başkan'a kurşunların kitap deposundan değil, yeraltı geçidinin üzerindeki demiryolundan sıkıldığı ileri sürülüyordu. Kurşunların arkadan atıldığı da kesin değildi. Çünkü doktorlar, kurşunların giriş yönünü tespit için hiç bir çaba harcamamışlardı.Dallas Polis Radyosu, suikasttan tam altı dakika sonra, yani 12,36'da Oswaldın çok ayrıntılı bir tarifini vermişti. Oysa, o sırada kimse katilin kim olduğunu bilmiyordu. Polis, radyo aracılığıyla bu ayrıntılı tarifi nasıl ve neye dayanarak vermişti? Öte yandan, Oswaldın bindiği ileri sürülen taksinin şoförü, müşterisinin biniş saati olarak defterine 12.30 yazılı olduğunu söylemişti. Oswaldın suikastın işlendiği 12,30'da hem kitap deposunda hem de takside olması imkânsızdı. Fakat şoför, bu kayıtları seferden sonra yazdığını söylediği için, Warren Komisyonu Oswaldın, 12,30'dan sonra taksiye bindiği kanısına varmıştır. Warren Raporunun, Oswaldın Başkan Kennedy'yi hiç bir devlet ya da kuruluşun parmağı olmadan, tek başına öldürdüğü yargısı da, bu konuyla ilgili kişilerin arka arkaya öldürülmeleri nedeniyle dayanıksız kalıyordu. Dünya kamuoyu da, bu kişilerin eceliyle ölmedikleri kanısındadır. Suikastla uzaktan ya da yakından ilgili kişilerin birer birer ölmeleri, Başkan Kennedy'nin ölümünün altında başka nedenlerin yattığı kanısını doğrular niteliktedir.
    Şimdi, Kennedy'nin suikasta kurban gittiği dakikadan sonra meydana gelen zincirleme ölüm olaylarını inceleyelim;
    SUiKAST sanığı olarak Lee Harvey Oswald adında bir genç yakalandı. Kendisini daha savunma olanağı bulamadan, bar sahibi Jack Ruby tarafından iki polisin arasında tabancayla vurularak öldürüldü.
    SUiKAST olayında görgü tanığı durumunda bulunan ve çok şey bildiği sanılan polis memuru J.P. Tippit, Kennedy'den 45 dakika sonra cadde ortasında öldürüldü. Bu cinayet, Oswaldın sırtına yüklendi.
    POLiS Tippit'in öldürüldüğünü gören ve katilin kaçtığı arabayı bir süre izleyen Reynold, iki gün sonra dükkânının önünde tabancayla vurularak can verdi. Eski araba alım satımıyla uğraşan Reynold, polisi öldüreni gördüğünü, yeniden karşılaşacak olursa tanıyabileceğini komşularına söylemişti. Reynold'un katili bulunamadı.
    TANINMIŞ gazetecilerden Jim Koethe, suikast olayını aydınlatmak için çalışmaya girişmişti. Cinayetin üzerindeki karanlık perdeyi kaldıracağını ve yılın gazetecisi seçileceğini umuyordu. Bazı önemli ipuçları da ele geçirmişti. Fakat bir gün evinin banyosunda, boynundan bıçaklanarak öldürüldü. Onun da katili bulunamadı...
    GAZETECi Bill Hunter da, Kennedy suikastı konusunda delil topluyordu. Kendisini görmeye gelen iki polisten birinin eliyle öldürüldü. Verilen bilgiye göre, gazeteciyle şakalaşan polis bir ara tabancasını çekmiş ve elinden yere düşürmüştü. Tabanca yerde patlamış ve çıkan kurşun, Bill Hunter'ı öldürmüştü!..
    OSWALD'ı öldürmesinden bir gece. önce Rubynin evinde yapılan önemli bir toplantıya Savcı Tom Howard da katılmıştı. Jack Ruby'nin iki polis arasında hapishaneye götürülen Oswald'ı vurmasından sonra Savcı Howard, kalp durmasından öldü. Otopsi bile yapmadan, savcıyı çabucak gömdüler.
    OSWALD'ın kaldığı pansiyonun sahibi Bayan Earline Roberts de birden bire kalp durmasından ölüverdi!.. Pansiyoncu kadın, Kennedy'nin ölümünden az sonra, Oswald'ı otobüse binerken görmüştü. Ve bu otobüs, polis memuru Tippit'in bulunduğu yöne doğru gitmemişti. Bayan Roberts bu iddiasında direnince ölüm onun da yakasına yapıştı...
    BOYACI Hank Killam, Kennedy suikastıyla ilgili bazı şeyler biliyordu. Çünkü Killam'ın bir arkadaşı, Oswald'la aynı pansiyonda kalıyor ve karısı Wanda, Jack Ruby'nin yanında çalışıyordu. Birçok kişiyle birlikte Killam da polis tarafından sorguya çekilmişti. Bilinmeyen bir nedenle Killam, Dallas'tan ayrılmak zorunda kaldı. Gittiği Pensacola kentinde, boynundan kesilmiş olarak bir kaldırım üzerinde bulundu. Polis raporlarında, zavallı Killam'ın bir pencere camı üzerine kaza sonucu düşerek öldüğü yazılıyordu.
    SUiKASTTAN sonra, Ruby'yle hücresinde baş başa konuşmak olanağını bulan tek gazeteci, Dorothy Kigallendi. Fakat o da bir gün ölüverdi. Polise göre Bayan Kigallen çok sayıda uyku hapı yutarak intihar etmişti!..
    UNiON Terminal Şirketi'nin işletme şefi olan tanıklardan Lee Bowers, Kennedy'ye kitap deposundan değil de, yolun karşı yakasından iki kişinin ateş ettiğini söylemişti. Tanıklığından kısa bir süre sonra, Bowers de öldü. Ölüm nedeniyse bir türlü anlaşılamadı. "
    11 ...
  2. 14.
  3. jfk amerikan tarihinin ilk mason olmayan başkanıdır. başkanlığı döneminde israil in nükleer programına karşı çıkmış ve eleştirip destek olmamıştır.

    şimdi şöyle düşünün. dönemin dünyadaki 2 süper gücünden birisi olan amerikanın başkanına suikast düzenleniyor, kameralarla bu suikast saniye saniye çekiliyor, vuran kişi yakalanıp emniyette 2 gün sorgulanıyor, vuranı vuran kişi de yakalanıyor ama bu suikast aydınlatılamıyor.

    tabi ki tüm dünya bu suikasti sovyetler birliği nin işlemediğini biliyor. suikastin şahidi olan, bilgi sahibi olan herkesin teker teker ortadan kaldırılması, kennedy nin anti-israil politikaları sonucu bu suikasti çok net bir şekilde amerikayı yöneten yahudi lobisinin yaptırdığı ortadadır.

    250 yıldır amerikayı yahudiler yönetmektedir. kurucuları da onlardır zaten. bugün amerika birleşik devletlerinin yönetiminin tüm kritik noktalarında yahudiler bulunmaktadır. kennedy den obama ya kadar tüm başkanların gelişi yahudi derin güçlerinin onayından geçmektedir. kennedy kendilerine aykırı hareket edince öldürmekten çekinmezken, müslüman dünyasına şirin gözükmek ve amerikayı itibarlı kılmak için başa gelmesine onay verdikleri obama da bugün israil i eleştirse, anti-israil politikaları gütse o da suikasta uğrar.

    bu suikastte çözülmemiş bir şey yoktur, azmettiricileri alenen ortadadır.
    4 ...
  4. 32.
  5. en az 4 tetikçinin görev yaptığı kesindir...jim garrison- new orleans savcısı- yıllar sonra warren commision raporlarını okuyarak, konuyu aydınlatmaya çalışmış ve savcının kariyeri "gizli bir el" tarafından bitirilmiştir.

    president kennedy´nin aracı texas department binasından sola dönüş yaptıktan sonra, zapruder´in tesadüfen çektiği videoya göre, başkan önce gırtlağını tutup kravatını açmaya yeltenir, birkaç saniye sonra da ölümcül beyin vuruşu gelir. başkanın kafası bu vuruş esnasında"sol arkaya" savrulur, ve beyninin bir kısmının patladığı görülür.

    otopsi de, gırtlağındaki kurşun deliği3 ya da 5 mm kalınlığında küçük bir silahtan sıkılmıştır. ancak kafasındaki beynini tarumar eden vuruş büyük bir mavzerden sıkılmıştır !!...

    bunun olabilmesi için tetikçilerin başkanın arkasında diil- lee harvey o an başkanın arkasında kalmıştı- başkanın önünde olmaları gerekir.

    senin kafanın "sol arkaya" savrulabilmesi için atışın "sağ ön" taraftan yapılması gerekir !!...

    bu çok basit fizik kanunu "warren commision" hiç sormamış, ve tamamıyla "es" geçmiştir !!...

    ayrıca çok garip bir şekilde, jfk dallas´tan kahverengi maun bir tabuta konmuş, ama washington´da askeri bir gri tabutla inmiştir...garrison bunu araştırmış, çok acayip buluntulara ulaşmış, ancak buluntuların hiç birisini kanıtlayamamıştır...başkanın kafasına uçakta bir operasyon yapıldığı, ve kafasındaki kurşun yarasının rötuşlanıp, sanki "olmamış" gibi yapıldığı iddiası kesinlikle örtbas edilmiştir !!...

    zapruder´in videosunda başkan kenndy´nin kafasını "sol arkaya" savurtan, ve "kırmızı bir et patlaması" oluşturan o ünlü görüntüden, sonradan yayınlanan otospi fotoğrafında eser yoktur !!...o filmdeki görüntünün oluşmasına sebep olan "kurşun deliğine" ne olmuştur?...

    warren commision bunu da nedense sormayı "unutmuştur" !!...

    dallas´ta başkanı maun, pahalı tabuta koyan cenaze levazımatçısı başkan´ın washington´da indirildiğinde önüne gelen her gazete ve devlet görevlisini aramış, ve başkanının indirildiği tabutun, onların başkanı dallas´ta koydukları maun tabut olmadığını söylemiştir...bunu defalarca tv ekranlarında da dile getirmiştir !!...

    ancak bu konu hiçbir zaman araştırılmamıştır !!...bugün bile "kahverengi maun tabuta" ne olduğu bilinmemektedir.

    uçakta, başkanın naaşına bir "beyin ameliyatı" yapıldığı, ve kurşun deliğinin kapatıldığı iddiası, hiçbir zaman araştırılmamıştır...uçakta boş bir ikinci tabutun hazır bulunuyor olması, uçakta böyle bir ameliyatın önceden planlandığı anlamına gelmektedir. yoksa uçaklar genellikle boş askeri tabutlarla uçmazlar.

    iddiaya göre, "kahverengi, pahalı maun tabut" başkanı ameliyat için tabuttan alırlarken "kirlenmiş", büyük ihtimalle başkanın beyninin bir kısmı tabutun içine akmış, ve tabut bir delil olacağından, "yok edilmiş", ameliyattan sonra başkanın naaşı, herhangi bir delil bulundurmayan askeri tabuta konulmuştur. ancak bu iddia da hiçbir zaman kanıtlanamamıştır.

    kahverengi maun tabuta ne olmuştur?....bütün görüntülerde dallas´ta üstünde altın haç bulunan kahverengi bir tabutla başkanın naaşı hastaneden çıkarıldığı görülmektedir, ancak washington´da başkanın naaşı uçaktan inerken "nedense" başkan çok ucuz basit bir askeri tabut içindedir...bu çok önemli bir ayrıntı, diil midir?...

    öldürücü vuruş, başkanın kafasına "önden" isabet eden vuruştur. bu vuruşu gerçekleştiren tetikçi de kesinlikle lee harvey diildir. bu vuruş, başkanla "aynı yükseklikte" bulunan, ve başkanı "tam karşıdan gören" bir mekandan yapılmıştır. bu delil, lee harvey resmi görüşünü tümden yalan haline getireceğinden, bu konu her şekilde örtbas edilmiştir.

    35. başkan kennedy, cia´yı dize getirmiş, yaptıkları bütün gizli hareketleri kendisine bağlamıştır. ayrıca israil´in atom bombası programını da "resmen" durdurmuştur. bunun dışında jfk eğer yaşasaydı, soğuk savaşı bitirecekti, bu da amerikan silah endüstrisinin "milyarlarca dolarlık" silah üretmesi ve satmasına mani olacaktı.

    nato dediğimiz bugünkü oluşumun bugün bile bu kadar aktif olmasının jfk suikastiyle direkt bir ilintisi vardır. başkan kennedy "barış" isteyen bir adamdı, problemlerin konuşularak çözüme ulaşabileceğini düşünüyordu. toplumların savaşla değil, eğitim ve ticaretle gelişebileceğini, öyle yapılarak bütpün dünya halklarının kalkınacağını düşünüyordu.

    bu görüş, amerikan askeri ve silahlanma çevrelerinin, pentagon´un sahip olduğu görüşle taban tabana zıt bir görüştür.

    başkan kennedy, bu duruşunu hayatıyla ödedi.

    jfk öldüğünde 46 yaşındaydı. amerika başkan öldükten kısa bir süre sonra, silah endüstrisine milyarlarca dolar kazandıracak olan vietnam savaşına başladı. türkiye´ye jüpiter füzeleri konuşlandırıldı, yunanistan´a büyük nato üssü açıldı.

    amerikalılar ve politikadan anlayan birçok insan için jfk, bu dünyanın başına gelmiş en güzel şeylerden birisiydi.
    4 ...
  6. 15.
  7. onunla birlikte bütün özgür düşünceyi daha doğrusu atamızın dediği gibi ''egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'' düsturunu vurdular. allahsız çok uluslu şirket patronları. doların sahipleri. beyaz yüzlü kansız köpekler.
    3 ...
  8. 33.
  9. Konuyu merak ediyor, mini bir dizi ile kafanızdaki soru işaretlerini gidermek istiyorsanız 11.22.63’ü izlemenizi tavsiye ediyorum.
    3 ...
  10. 12.
  11. israil'in nükleer silaha sahip olmasına karşı çıkan kennedy'nin abd'yi asıl yöneten yahudi derin devletince ortadan kaldırılmasıdır.
    3 ...
  12. 7.
  13. kennedy suikastı tam anlamıyla çözülse, rahmetli menderes i asanların amacının da ne oldugu çözülecek hadise. malum dünya küresel, derin devlet denen çukurlar da küresel.
    4 ...
  14. 13.
  15. dikkatli olarak "tübitak" gibi bilim ve teknolojinin geldiği son noktadaki kurumlar tarafından incelenirse "paralel yapı ve cehape zihniyeti"nin izlerinin görülebileceği suikasttir.. titaniğin batmasına kadar parmağı çıkar bu örgütlerin izle gör *
    4 ...
  16. 15.
  17. Pis suikastçi çişini yaptıktan sonra ellerini yıkamadan mermileri doldurduğu için kennedy aslında enfeksiyondan ölmüştür.
    3 ...
  18. 15.
  19. BAŞKAN KENNEDY'NiN ORTADAN KALDIRILMASI
    --spoiler--
    2. Dünya savaşından sonra kurulan israil devletinde her şey, 1960 yılında John Fitzgerald Kennedy'nin Amerikan başkanı olmasından sonra değişmiştir. Kennedy, Amerikan tarihinin en genç Başkan'ıdır ve aynı zamanda ilk Katolik Başkandır. Kennedy'den önce Amerika'da Katolik bir başkan hiçbir zaman olmamıştır. John F Kennedy'nin babası olan Joseph Kennedy de politikacı olup aynı zamanda ingiltere büyükelçiliği yapmıştı. Ne babası, ne de başkan Kennedy ,Yahudilerle iyi geçinemiyorlardı.

    Babası büyükelçilik yaptığı dönemde Londra'da Yahudilerin boy hedefi haline gelmiş ve çeşitli saldırılara maruz kalmıştı. Sigmund Rotschild, Kennedy'ye "başkan seçildiğinde Ortadoğu'da israil tarafını tutan bir politika izlemesi karşılığında, milyonlarca doları bulan secim kampanyası masraflarını karşılamayı" teklif etmiştir. Ancak Kennedy, böyle bir teklifin bir daha yapılmamasını rica etmiş ve kendisini hakarete uğramış hissettiğini belirttirmiştir.

    Kennedy, israil lobisinin Amerikan devleti üzerindeki faaliyetlerinden son derece rahatsızdı. Kennedy'ye göre lobilerin faaliyetleri, Amerikan bağımsızlığına vurulmuş bir darbeydi.

    KENNEDY iLE iSRAiL BAŞKANI BEN GURION'UN NÜKLEER KAVGASI

    israil, kurulduğu günden beri Ortadoğu'da süper güç olma hayali ile hareket etmiştir. Bu yüzden israil Devleti, hızlı bir "nükleer silahlanma programı" izlemeye başlamıştır. israil'in Dimona çölü'nde kurduğu nükleer santralinde peynir-ekmek gibi atom bombası ve nükleer başlıklı füzeler üretmesi başkan Kennedy'yi çok rahatsız etmiştir. israil'in nükleer füzelerinin Ankara, istanbul, sam, Tahran, Bağdat ve Riyad gibi şehirleri vuracak kapasitede ve menzilde olması, Kennedy yönetimini önlem almaya mecbur bırakmıştır. Kennedy, Ben Gurion'a yazdığı sert bir uyarı mektubunda "israil'in nükleer programını durdurmaması durumunda Amerikan yönetiminin yaptırım uygulamaktan kaçınmayacağını" belirtmiştir.

    Ben Gurion da cevap olarak gönderdiği mektupta Kennedy'ye "genç Adam" diye hitap etmiş ve bazı ağır ithamlarda bulunmuştur. Bu mektuplaşmalar, iyice çığırından cıkmış ve hakaretleşmeye dönüşmüştür. Bu durum üzerine tepki olarak Ben Gurion, istifa etmiştir. Ünlü Yahudi politikacı Henry Kissinger, "israil'in nükleer programına son vermesi, israil'e büyük zarar verir." diyerek Kennedy'yi ikna etmeye çalışmış; ancak başarılı olamamıştır.

    Kennedy, bununla da yetinmemiş ve 4 Haziran 1963'te Amerikan Temsilciler Meclisi'ne danışarak çıkarttığı 11110 sayılı kanunla Amerikan Dolar'ını basma yetkisini Rotschild ailesine ait olan Federal Rezerve Bank'ın elinden alarak Amerikan Merkez Bankası'na vermiş ve "bir ülkenin parasının denetimin şahısların elinde olmasının büyük bir sorun olduğunu" belirterek kendi sonunu hazırlamıştır. Federal Rezerve Bank, israil'in en büyük gelir kaynağıdır, tabiri caizse şahdamarıdır. Kennedy, dolar basma yetkisini Federal Rezerve Bank'ın elinden alarak adeta israil'in şahdamarını kesmiştir.

    Neticede israil için Kennedy'nin etkisiz hale getirilmesi, farz olmuştur. Kennedy'nin seçimleri kaybetmesini beklemek bos bir umuttu; çünkü Kennedy, halktan büyük destek görüyordu. Kennedy'ye seçimler kaybettirilse bile sonradan kazanması yüksek ihtimaldi. Üstelik Kennedy'nin kardeşi de gelecek vaat eden bir politikacıydı. Tek bir çare gözüküyordu. O da suikastti. Kennedy, bir şekilde öldürülürse Amerikan yasaları gereği yerine yardımcısı getirilecekti. Kennedy'nin yardımcısı, Lyndon Johnson'du. Johnson, tam bir israil taraftarıydı. Üstelik Kennedy ile hiç iyi geçinemiyordu. Söylentilere göre Kennedy, kendisini kovmaya çalışıyordu. israil, suikast kararı alır ve bunu, Amerikan derin devleti içindeki bağlantılarını kullanarak gizlice uygulamaya koyar. Kennedy'yi öldürmek için en uygun ortam, seçim kampanyaları için geleceği Dallas'tır.

    Dallas'ta her zamanki gibi üstü açık araba ile halkı selamlayacak olan Kennedy'yi korumakla görevli CIA ajanları, özel olarak ayarlanacak ve başkanın güvenliği sabote edilecekti. Böylece suikast çetesi, Kennedy'yi rahatlıkla öldürebilecekti.

    Suikast çetesi için değişik rivayetler vardır. Kimileri, Kennedy'yi Fransız suikast çetesinin öldürdüğünü, kimileri ise Kübalı sürgünlerin öldürdüğünü iddia eder; ancak kesin olan bir şey var ki, Kennedy'yi öldürenler, çok profesyonel ve acımasız keskin nişancılardan (sniper) oluşan bir suikast timidir.

    Kennedy'nin ziyaretinden önce, yani 21 Kasım 1963 akşamı Dallas'ta bardaktan boşalırcasına yağmur yağmıştır. Ancak şehir halkı, buna rağmen başkanı en iyi şekilde karşılamak için elinden geleni yapmıştır. 22 Kasım 1963 sabahı Washington D.C.'den Air Force One uçağı ile gelen başkan Kennedy ve eşi, sabah 09'da şehir merkezinde Dallas valisi Connaly ile birlikte kahvaltı ettikten sonra üstü acık bir limuzine binerek halkı selamlamaya başlamışlardır. Tam 6 aracın olduğu kortejde en son arabada başkan Kennedy ve Vali Connaly vardır. Önde motosikletli SS korumalar ve yanda CIA ajanlarının bulunduğu arabalarla Kennedy'nin arabası Kortejle birlikte Elm caddesinden Houston'a doğru beklenmedik bir dönüş yapar. O sırada silah sesleri yükselmeye başlar. Polisler, telsizle anons etmeye baslar: "Korteje ateş ediyorlar yere yatın" diye.

    Tam 6 el silah sesi duyulur. Birinci mermi arabayı ıskalar ve alt geçitte bekleyen Edmund Harris adındaki taksi şoförünün kulağını parçalar. ikinci mermi Kennedy'yi tam omzundan vurur. Üçüncü mermi Kennedy'yi ıskalayıp ön koltuktaki vali Connaly'i omzundan vurur. Dördüncü mermi Kennedy'yi boynundan vurur, ayni mermi başkanın vücudundan çıkıp Vali Connaly'i sırtından vurur. Besinci mermi arabayı ıskalayıp dikiz aynasını kırıp dışarı çıkar. Ve Altıncı mermi... Altıncı mermi başkan Kennedy'yi tam kafasından vurur. başkanın kafasını parçalayan mermi bulunamaz.

    Suikasttan sonra yapılan araştırmalarda Kennedy'yi sözde komünistlerden vatan haini Lee Harvey Oswald'in vurduğu iddia edilir. Ortada altı mermi olmasına rağmen Oswald'in tek katil olduğu görüşüne varılır. iddialara göre Oswald, Texas Okul kitapları bürosunun altıncı katındaki pencere dibinden italyan yapımı "Mannlicher Caracano" marka sniper tüfeği ile altı kez ateş ederek başkanı öldürmeyi başarmıştır. Lee Harvey Oswald, apar topar hapsi boylamıştır. Deliller, birden çok sayıda keskin nişancının olduğunu göstermesine rağmen, israil denetimindeki Amerikan derin devleti, suçu Lee Harvey Oswald'in üzerine atarak diğer delilleri bir bir yok etmiştir. Suikasti gören 57 kişi ölü bulunmuş, ölümler kaza veya intihar ile açıklanmıştır. Lee Harvey Oswald ise suikasttan iki gün sonra, mahkeme çıkışında yüzlerce FBI ajanı ve polisin arasında Yahudi bir bar isletmecisi olan Jack Ruby tarafından öldürülmüştür. Bu Amerikan milliyetçisi Yahudi, Lee Harvey Oswald'i öldürmesinin nedenini ise "komünistlerden Amerika'nın aldığı intikam" olarak yorumlamıştır.

    Birden çok sayıda keskin nişancı tarafından vurulan Kennedy'nin otopsisini Amerikan ordusundaki üst düzey amiral ve generaller yürütmüş ve otopsideki suikast delillerini bir bir sabote etmişlerdi. Ailesi, Kennedy'nin kafasının kesilerek incelenmesini ve böylelikle gerçek suikastçilerin bulunmasını istediğinde ise, Amerikan birimleri konuyu şiddetle reddetmişlerdir. Kennedy apar topar gömülerek konu örtbas edilmiştir. başkan Kennedy'nin suikast sonucu öldürülmesinden sonra başkan adayı olan kardeşi senatör Robert Kennedy de bir basın toplantısı sırasında israil işbirlikçisi Filistinli bir genç tarafından kurşunlanarak öldürülmüştür.

    KENNEDY SUiKASTiNiN SONUÇLARI

    israil, Kennedy'nin kapattığı Dimona çölündeki nükleer santralini tekrar açmış ve nükleer silah üretimine eskisi gibi devam etmiştir. Başkan Kennedy'nin çıkarttığı, Federal Rezerve Bank'ın elinden Amerikan dolarını basma yetkisini alan 11110 sayılı kanun iptal edilmiş ve Amerikan dolarını basma yetkisi, tekrar Rotschild ailesine ait olan Federal Rezerve Bank'a verilmiştir.

    II. Dünya savaşından sonra ılımlı ve sakin bir politika izleyen Amerika devleti, özellikle Kennedy suikastinden sonra soğuk savaş sürecini de başlatmıştır. Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki soğuk savaştan tüm dünya devletleri çok olumsuz yönde etkilenmiştir. Amerika ile Sovyet Rusya arasındaki silahlanma rekabeti, adeta bir sidik yarısına dönmüştür.

    Amerika, tüm dünya genelinde emperyalist faaliyetlerine hız vermiş ve Vietnam'a saldırmıştır. Vietnam'da binlerce kişinin ölmesine ve birçok ülkenin bu savaştan dolaylı olarak zarar görmesine neden olmuştur.

    Amerika'da israil lobisi ise iyice pervasızlaşmış ve yönetimde söz sahibi olmuştur. Amerika, israil Devletinin yaptığı katliamlara sesini çıkaramaz hale gelmiş ve israil ile suç ortaklığı yapmaya başlamıştır. En basitinden örnek vermek gerekirse israil devletinin çok gizlice yürüttüğü "Samuel Vanunu'yu kaçırma operasyonu"na istemeden şahit olan bir Amerikan Firkateynindeki 23 deniz piyadesi, israil hücum botları tarafından açılan ateşle öldürülmüştür. Denize düşüp kaçmaya çalışan askerler bile israilliler tarafından öldürülmüştür. Olayın başına sızmasına izin verilmemiş ve Yahudilerin kontrolündeki Amerikan basını, konuyu haber bile yapmamıştır.

    CIA, tüm dünyada "komünizmle mücadele" doğrultusunda adına GLADIO denilen ve Beyrut'taki gerilla kamplarında eğitilen katillerden ve paralı askerlerden oluşan gizli bir ordu hazırlamış ve bu paralı katilleri maaşa bağlayarak dünyanın her yerinde komünistleri ve sol düşüncelileri öldürmekle görevlendirmiştir. Bu bağlamda Türkiye'deki sağ-sol çatışmaları, siyasi amaçlar için işlenen cinayetler, katliamlar, terörist eylemler, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesi ve 12 Eylül darbesi, hep Gladio'nun eserleridir. Gladio ordularının kurulması, ne tesadüfse Kennedy suikastinden hemen sonraya denk gelir. Amerika'nın "Büyük Ortadoğu Projesi" başlamıştır.

    "Büyük Ortadoğu Projesi"nin diğer adı ise "Büyük israil Devleti Projesi"dir.
    Kennedy suikastinden sonra Büyük israil Devleti Projesine hız verilmiştir. Büyük israil Devleti, Tevrat'ta Tanrı Yehova'nın Yahudilere vaat ettiği topraklardan oluşmaktadır. 11 Eylül saldırıları, Münih'teki eylemler ve daha birçok terörist eylem aslında Büyük israil Devleti projesinin bir parçasından başka bir şey değildir. Bazı arkadaşlar, Büyük Ortadoğu Projesini sanki yeni bir şeymiş gibi algılıyorlar. Bu arkadaşlar, kitap falan pek okumadıkları için ne duysalar ona inanıyorlar. Büyük Ortadoğu projesi, yeni bir şey değil ki. Yüzyıllardır var olan bir proje... Osmanlıların yıkılması, Arapların parçalanarak bir sürü ülkeye bölünmesi, Türkiye'deki terör eylemleri ve istikrarsızlık ve Irak, Iran gibi ülkelerin periyodik olarak neredeyse her on yılda bir sorun çıkarması rastlantı olmasa gerek!
    --spoiler--
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük