bakın kimsenin kalbini kırmak istememekten olsa gerek güzel kelimesini o başlığın içine iliştirdim. aslında güzel yerine (gerizekalı, aptal, çirkin, fahişe, gerzek, moron) gibi türkeçemizin o güzel kelimelerinden bir tanesini yerleştirebiliridim. böyle daha bir iyi oldu.
konu neydi evet güzel kızımız bir sabah kalkar ve aynaya baktıktan sonra bir anda kendisini monica bellucci'ye benzetir. o benzetmenin vermiş olduğu gazla üzerine kendince yakıştırdığı en iyi elbiseleri çekip sokağa çıkar. işte kıyamette o andan sonra kopar. bu arkadaşın götü o denli kalkmıştır ki, artık kimse tutamaz. şehrin en işlek caddelerini aşıp sanayii bölgesinde kalan çalışma ofisine varınca (ki o sanayi bölgesinden geçiş anı kısa metrajlı bir filme yeterli malzemeyi çıkarır) hala monica bellucci tavırları devam etmektedir. peki kızım sana güzel de dedik. yani varsayalımki güzelsin. taş gibisin. kalçaların, göğüslerin, yayın, bacakların her şeyinle yalanır yutulur cinstensin. fakat sen o güzelliğin ve o yüksek seks çağrışımı veren vücudunu neden sergileme gereği duyuyorsun. anlaşılır bir durum yok ortada. sen bekarsın ve sevişmeyeceksin. bunu hepimiz biliyoruz. oysa monica bellucci sağlam bir sevişgendir. senden onuda beklemiyoruz. onu beceremessin zaten, bunu biliyoruz.
o aynaya bir daha bak o aynaya bir daha bakınca bir rahibe göreceksin. vajinası iyice içeri doğru çekmiş bütün esnekliğini kaybetmiş bir rahibe. yapma yavrum, yapma kuzum aç kollarını sarıl hayata. madem o kadar güzelsin takım taklavatta yerli yerinde o halde ne duruyorsun. sarıl hayata !
aslında bu tipler normal insanlar gibi giyinir, yer, içer, düşünür. bu duygulara kapılması için herhangi birinden gelecek kıvılcımı bekler yani dünden razıdır patlamaya. ve sinyali alır artık kızımız ergin bir monica'dır. fashion tv deki hatunları kendine benzetmeye, herkes tarafından arzulandığını hayal etmeye başlar. uzun sürmediği gibi kendinin de hemen gerçekleri algılayacağı, unutamayacağı ergenlik hatasıdır. izleri yer yer kalıcı olabilir.
