Bir kadın. Her gün seveni öldüren bir kadın düşünün. Ki bunlardan aramızda çok var.
Ve bir adam. Kendini sigaraya bırakmış efkar ve çaresizlik içinde izmaritle beraber kadının yanmasını diliyor, içine çekiyor dumanı. Bilmiyor ki kadın ciğerlerine işliyor. Adam içli, aynı zamanda hisli. Derdini kağıda anlatıyor, eli kalem olmuş.
Kadın yazdırıyor adama, ama başka birinin yanında keyif çatıyor. Adam kıvranarak ruhunu rahatlatmak için yazarken kadın "yeniden doğdum sanki" diyor. Adam yeniden ölüyor. Ve yeniden yazıyor. Ölüyor. Yazıyor. Böyle bir kısır döngüde adam öldükçe kadın yazdırıyor. Ne kadar da garip. Değil mi ?
Yalnızlığın geceyle buluştuğu anlarda sizin kalben yanında olduğunuz bir kadın. Şanslı olanlar yazdıkları şiirleri tek tuşla gönderen ve o şiiri sabah kalktığında gülümseyerek okuyanlardır. Şanssız olanlar ise gecenin karanlığına hapsolmuşcasına yazanlar ve o şiiri hiç okumayan kadınlardır. insanlar çoğu zaman yanındaki insanın değerini bilmez ve sonradan anlar o insanın hayatında gerçekten olması gerektiğini ve bu yüzden şiirler bir kadına değil 'pismanlık' duygusuna yazılır. Güzel günleri geride bırakan bir adam düşünün bir de güzel günleri hala yaşayabilen bir kadın, bu adam için bir caresizliktir. Velakin ayrıyken bile sevmeyi becerebilmiş insanlarız biz o yüzden alışmışız yokluğuna gidenin artık gelse de alışamayız. Şiir okumak bir ayrıcalıktır ama sana yazılmış bir şiiri okumak o tarif bile edemediğimiz mutluluk duygusudur. Size yazılan şiirleri okumayı nasip etsin Allah...
1996-2002 arası istanbul ulusta çalışırken, sosyeteden funda adında bir kıza platonik olarak manyaklaşmıştım. halbüki şimdi hiçbir anlamı yok. fakat o zamanlar günde 10 saniye karşılaşma ihtimali bile bütün dünyadan önemliydi. işte o yıllarda bende olmuştum bir yusuf hayaloglu, bir ahmet arif. yazmaya kağıt kalem yetişmez olmuştu.
-acaba bir gün karşılaşırsam, anlatırsam! kız ne tepki verir?
yazanı hakkında ne düşünürseniz düşünün, şiirine bakış açınız bir farklıdır. o şiirleri her okuyuşunuzda, her kelimesinde binlerce farklı anlamı, binlerce farklı "kendinizi" görmek tarif edilemez bir duygu. daha bir efendileştiriyor ruhu, şımarmak geri dursun, yakınından geçirtmiyor sizi. adına şiirler yazılmış olmak şu dünyada aldığım unutulamayacak hediyedir.
Rahmetli karakoçun başından şöyle bir olay geçer sevdiği aşık olduğu uğruna şiirler yazdığı kadını yıllar sonra görünce kadın tanımadın mı beni der. Üstad oralı olmaz kadın ise benim sayemde şair oldun deyince marifet sende olsaydı kocan da şair olurdu der.
kısaca şair herkes olamaz şiiri herkes yazamaz.
Şiir yazdıran kadın yoktur. Şiir yazan erkek vardır. Şiir yazmak duygularını sözlere kolayca aktarmaktan doğan bir sanattır. Yetenek ister. Kadınlar zaten şiir gibidir.