türkçenin garip bir dil olmasından ötürü neye aşık olduğu anlaşılamayan kızdır.
şimdi bu erkek kime davranıyor, o da belirsiz.
kendisine derken, kıza mı değer vermiş?
yok özsaygısı tavan yapmış bir insan mı?
her neyse, her koşulda severim ben bu adamı.. o kız da sevsin
ilk görüşte olansa aşk eğer, yapılan bütün çıkarsamalar yanlış bütün önermeler değişken demekmiş.
ilk görüşte aşık olunabiliyorsa eğer ulvi bir şeymiş aşk.
o nedenle de birden bire bitmemesi de- tüm yaşananlara rağmen- olağanmış. hoşgörünüz beni efendim hoşgörünüz.
çok nadir yaşanan durumlardan biridir. bir kız genellikle kendisine sorun çıkaran, onu üzen, aşağlıyan ve kendisine ilgi göstermeyen erkeklere abayı yakmaktadır. kendisine bu şekilde davranan erkeğe abayı yakan kız terk edildikten sonra kendisine iyi davranan erkeği sadece o üzülmesin diye hayatına sokar. genellikle türk filmlerinde süleyman turan bu rolleri üstlenmektedir. kendiside zaten esas oğlan pişman olup hülya koçyiğit'e geri dönünce kafasını öne eğer ceketini alır ve kapıdan çıkar gider. bunu bir türkan şoray yapmaz. selvi boylum al yazmalım'da ahmet mekin'i terk etmeyerek delikanlılığını kanıtlamıştır.
soluklanma, kendisine duyduğu güveni, inancı tazeleme isteği duyan ve bunu aşk diye tanımlayan kızdır.
aşık olmak için sadece iyi davranan bir insan yeter şart değildir. böyle birisini sevmek mümkündür, fakat aşk için daha karmaşık bir kombinasyon gereklidir.
daha önce, anasından emdiği sütü burnundan getirip, canına okuyan bir erkeğe çatmışsa ihtimal dahilindedir. en azından, o kişi yanında mutlu olduğu için aşık olduğunu sanacaktır.