trajik ve hüzünlendiren bir cümle. bunun ne kadar kötü bir şey olduğunu ancak yaşayan bilir. diğerleri ise ancak onun hislerini anlamaya çalışırlar ama asla onun gibi hissedemezler.
bir yakınınızı düşünün. ölse, götürür gömersiniz.. nerede olduğunu bilirsiniz. zaman zaman ziyaretine gidersiniz. mezarı başında ağlarsınız ve onunla konuşursunuz kendi kendinize. dua edersiniz.. rüyalarınıza gelmesini dilersiniz.
ama bu gaiplik.. anlatılmaz yaşanır. metin abi vardı anneannemlerin evine yakın. ayakkabıcılık yapardı. ben daha ortaokuldayken babası, camiye namaz kılmaya diye evden çıkıp bir daha hiç geri gelmedi. kaç sene geçti tam olarak bilmiyorum. babasını hala bulamadı metin abi. babası diye bi sürü insanı bulup gösterdiler. hiçbiri istenen baba değildi. metin abi'nin hislerini anlamamın mümkünatı yok.. ölüsü de dirisi de olmayan bir baba. boşlukta yaşamak bu olsa gerek. hayatın ibneliği böyle bir şey olsa gerek..
aramaktan vazgeçti mi bilmiyorum.. en son teyzemle beraber turşucu dükkanına girmiştik, artık ayakkabıcılık yapmıyor.
t: teyzem
m: metin abi
b: ben
t: metin nasılsın?
m: iyiyim abla sen nasılsın?
t: iyiyim bende saol
m: bu kız kim yeğenin filan mı abla?
t: o tuba.. tanımadın mı?
b: merhaba metin abi nasılsın
m: tuba'ya bak ya.. küçücüktün kız sen! (gülmektedir)
b: (buruk bi gülümseme)
t: metin var mı bi haber?
m: yok abla.. artık umudumu yitirdim zaten.
t: .... sıkma canını kardeşim.
m: artık üzülemiyorum bile zaten abla..
turşuyu paket yaptı. parasını da almadı. helalleşip çıktık dükkandan.. gözlerim dolmuştu. bu hissiyatı anlamaya çalışmıştım sadece. içimde bana ait bazı parçalar koptu sanki o an. çok üzüldüm hepsi bu.. kaybolan benim babam olmadığı için, metin abi gibi hissetmem de mümkün değildi. kendi gerçeğime döndüğümü anladım.
bazı insanlar hayatta daha şanssızlar, tıpkı boks maçındaki hakemler gibi. yumruğu yemesi gereken o değildir ama en sert yumruk ona denk gelir. işte böyle bir his olsa gerek..