bir filmde görmüştüm filmde bir kadın dünyanın yanılsaması olan gezengende kendiyle karşılaşıyordu. ilk cümlesini unuttum ama ben olsam bir şey söylemeden tekme tokat girerdim piçe.
--spoiler--
yine bir sabah dergiden çıkıp eve giderken, yolda onu, umut sarıkaya görünümlü kıvanç tatlıtuğ u gördüm. alkollü gözüküyordu. beni görünce durdu. ben de durdum. şimdi alkollü adam konuşmayayım diyip iyi akşamlar dileyip yoluma devam ettim. arkamdan baktığını hissediyordum. arkama bakmaya korkuyordum. birden kösele ayakkabıdan çıkan adım seslerini duyunca koşmaya başladım. kara kuru gerçek kıvanç tatlıtuğ tipinden beklenmeyecek bir çeviklikle arkamdan küfrederek bir çita gibi koşuyordu ama benim bacaklarım daha uzundu. bir başkasının bedeninde kendi bedenimdeki bir başkasından kaçıyordum. bilinç yine bana umut sarıkaya ya ait olduğu için mücadele etmeyi sevmediğim için bi yirmi metre kaçtıktan sonra adeta kaçan yorgun bi tavuk gibi yere çömdüm, gelip beni yakalamasını bekledim. geldi sanki kaçmıyormuşum gibi üzerime kapaklandı, beni yere yatırdı. yüzüme iyice baktı. abi inan biliyorum ben de nasıl böyle bişey olduğunu, valla ben bişey yapmadım abi. bi sabah uyandım böyle olmuştum diye kendimi savundum. kızarak susmamı söyledi. sonra yüzümü bedenimi uzun uzun izledi. ben de onun suratına baktım. belli ki biraz badi çalışmıştı, eski vücudum kendine gelmişti, ensedeki ve yüzdeki sivilcelerden ise eser yoktu. bana sert bi tokat atarak naapmışsın lan sen naapmışsın oğlum sen diye bağırdı. kıvanç ın neden bahsettiğini anlayamıyordum. şoka girmişti herhalde kafamı kokladı, elini sarı saçlarımda gezdirdi. naapmışsın oğlum sen bu saça neyle yıkadın kiloluk şampuanla mı yıkadın. şu dişlere bak taharet taşı gibi olmuş. ulan böyle mi verdik sana vücudu. üstün başın leş gibi sigara kokuyor. gözlerin feri gitmiş diye veryansın etti. abi dergi sonrası normaldir. bi uyuyayım, banyo yapayım o zaman gör sen beni. akıl alıorum akıl. sen gönlünü ferah tut. bedenin emin ellerde dedim.
boşver şimdi onu bunu bu beladan nasıl kurtulacağımızı biliyorum. tut ellerimi ve gözünü kapatıp üç kere tatlıtuğ gücü de benimle beraber, o zaman eskiye döneriz dedi. abi bırak allah aşkın o ne öyle. çocuk gibi yol ortasında yapılacak şey mi o. biraz olgun ol. hiç olur mu öyle şey dedim. söyleyeceksin ulann diye gırtlağıma yapıştı. yerde boğuşmaya başladık. kıvanç tatlıtuğluk u geç bulmuştum erken kaybetmeye niyetim yoktu. yerde birbirimize vurarak debeleniyorduk. söyle söyle diye bağırıyordu vurdukça. o sırada gelen bi yumrukla ön dişim kırıldı. dişim kırılınca kıvanç daha çok sinirlendi etimi cimcirerek söylemem konusunda ısrar etti. en sonunda el ele tutuşup üç kere tatlıtuğ gücü tatlıtuğ gücü tatlıtuğ gücü diye bağırdık.
kırılan dişim yüzünden güçlükle konuşarak al işte söyledik abi. nooldu gördün bişey olmadı. hala halıfleks gibi sımsıkı sert saçlarınla bana bakıyorsun. olan benim dişime oldu. ben eve gidiyorum. diyerek eski bedenimi sokağın ortasında bırakıp eve gittim. tipim kaymıştı. aynada uzun uzun kendime baktım. bedenim değişse de bilincim yine bana aitti ve gün be gün bedenimi kendisine benzetiyordu. ben eğer kendimi azıcık tanıyorsam o kırılan sapsarı dişi aylarca yaptırmayacaktım."
--spoiler--
tam anlamıyla özeleştiri başlığıdır.
Nefsanevi duyguların ( kin,nefret,şehvet ) bunların başına açacağı işleri görmek istiyorsan, başka insanların akıbetine bak.
sonun aynı olacak.