Genellikle obezite sorunu yaşayan kişilerde görülür.
ilkönce boyaynasında gözlemlenen vucudun, beğenilirliği tescilli mankenlerinkine hiç de benzemediği görülür. Hertürlü diyet formülleri ile vucuda baskı yapılır. Vucud ise buna tepki göstererek şişmanlamaya ve oradan buradan sarkmaya başlar. Artık su içilse yaramaktadır. Ayrıca pasta, börek, hamburger, pizza, kebap gibi şeyler aşerilmeye başlar.
Kişi, sonunda vucudunu forma sokamayacağını anlar ve peseder; kendim diye adlandırdığı vucuduyla barış anlaşması yapar. Anlaşma gereği kişi, zayıflama ve sıkılaştırma mücadelesinden vaz geçecek, vucud da şişmanlamaya devam etme ve aşerme saldırılarını durduracaktır.
Kendine dürüst olabilmek,kendinle barışık olmak demek.ruhumuz ne kadar özgürse ve affediciyse , işte o zaman kendimizle barışığız.kusurumuzu bastırabilmek adına gösterilen çabalar değil,içimizdeki özgürlüktür barışıklığımız...
mutlu bir yaşam için kesinlikle gerekli olan şeydir. bu olmadığı takdirde size özgü her güzellik, yalan olabilir. çünkü en ufak bir eleştiride yaptığınızdan pişman olabilirsiniz. oysaki kendinizle barışık olsanız, insanların osuruktan yargılarını değil, kendi yargılarınızı doğru kabul edersiniz. sizi siz yapan şeylere ulaşırsınız. bununla da tatmin olabilirsiniz.
modern çağın getirdiği bence üzerinde durup düşünülmesi gereken kavramlardandır.
kendiyle barışık olmak elbette güzel bir olgudur, insanın kendi kendisini özünde kabul etmesi ile temel güven duygusuyla ilgilidir.
örneğin bu tip bir insan sokakta yürürken yere düşse eyvah rezil oldum yerin dibine geçtim psikolojisi yerine tüh ulan der geçer hatta yeri gelir kendisi de güler.
bir başka misal vermek gerekirse, aldatılan bir kadın elbette eşinin bu davranışından dolayı aşırı tepki verecek ve bunun yanısıra kendi payı olup olmadığını sorgulayacaktır ama bir süre sonra kendine güvenini bulacaktır elbet temeli sağlam ise.
herneyse bu güzel kavram yediği her boku meşrulaştırmak eksenine kaydıysa artık kendinle barışık olayım derken kendin olmaktan çıkıverirsin. dur bir yavaş, ağır yaşa hayatı. bazem düşün, illa sevdiğini sandığın adamın tek derdi seni yatağa atmakmış olduğunu anladığında yaşayacağın hayal kırıklığından sonra bir ikincisini yaşayınca ağır depresyonun kucağında bulduğunda mı anlayacaksın hayatı.
kendinle barış tabi de kendini bir arasıra tanımlayıver. seni sen yapan neydi? zaten amacı sadece senin bedenin olan erkek kendiyle barışıvermiştir çoktan, hatta yeni avının peşindedir belkide.
kendinle az küs dur, az sorgula. hemen barışmayıver. her sorgusuz sualsiz hemen barışmalarından sonra bir adım daha sen olmaktan uzaklaşıyor musun? yoksa her kendinle barışman seni temiz yaradılışına mı döndürüyor.
eyvah bittim yandım! iki slow parça üç damla gözyaşı bitti.. bu kadar hızlı yaşama, ağır ol; her yaşadığın şeyden ders çıkartamıyor benzerini tekrar yaşıyorsan çevreyi suçlaman da bir yere kadar en sonunda barışacak bir kendinlik bulamazsın.
şehvetperest erkek; sen kendinde misin? barışık mısın kendinle? öyle barışık ol ki yarın birgün eşin , kızın benzer şeyler yaşarsa kabaca davranma bunu yaşatan erkeklere, o senin gençliğindir. kendinle barışık ol!
genelde kilolu insanların takındığı ruh halidir. lakin sevdiklerin seninle barışık değilse kendinle barışık olman kendini kandırmaktan başka bir şey değildir.
fiziksel olarak pek kusur sayılmasa da kusur olarak kabul edilen bölgelere alışın/aşina olmak, bunun üzerine kişiye söylenen her söz onu rencide etmeyecektir o saatten sonra.
ama arkadaş abartanlar da var yani. kız kilolu. normalden fazla kilolu. yani göbek ve göğüs kısımları birleşmiş artık o derece. neyse, tamam kendinle barışıksın, kendinle dalga bile geçebiliyorsun. ama o daracık şeyleri giyme be. ben seninle barışık değilim arkadaşım, sen kendinle barışıksın ne benim göz zevkimi bozuyorsun. ulan öyle barışmamı olur.
kendiyle barışık olmak diye bir palavra ortaya atmış olan adama hala küfrediyorum. palavra diyorum çünkü insan eğer bir kusuru varsa bunu bilir ve sanki takmamaya çalışıyormuş gibi yapsa da aslında her zaman bunu düşünür; "bu adam niye öyle baktı?", "şuradaki kadınlar bana bakıp benim hakkımda konuşuyor" diye içinden geçirir ve tedirgin olur. ama bunu takmıyormuş havalarına girmek için de, o kusurunu örtmek yerine daha da açık bir hale getirir. ama bilmez ki bu çoğu zaman mide bulandırıcıdır. yani 120 kiloluk bir kadın sırf 'ben kilolarımı takmıyorum' havasına girip bikini giyiyorsa, bu kendiyle barışık olmak değil, çevredeki insanların göz zevkini bozup, iğrenç olmak anlamına gelir. ya da 60 yaşlarına gelmiş bir kadın, hala sırf zayıf diye ya da yaşlandığını kabul etmeyip hala kendini genç hissediyor diye, boyundan bağlamalı bir body giyip, o sarkmış ve buruşmuş etlerini herkese gösteriyorsa, yine buruşmuş yüzüne gereksiz şekilde abartılmış bir makyaj yapıyorsa ve 'ben gencim modaya uyuyorum' ayaklarına yatıp tayt giyiyorsa bu kendiyle barışık olmak değil, kendini bilmemektir. kendiyle barışık olmak diye bir kavram yoktur. götünüzden element uydurmayın.
Kendinle barışık olmayı kiloya çeken mi dersin çirkin gerizekalıların yaptığı şey olarak gören mi dersin siz olayı çok yanlış anlamışsınız gençler, tabikide hayatı maddiyata dönmüş ahlaken çökmüş türk milletinin kendinle barışık olmayı anlayıp doğru yorumlar yapmasını beklemiyorduk herhalde.
Secimleri olan hedefleri olan insanlar bir yolda gitmeyi seçen insanlar, kendisini, hayatını ve degerlerini sorgulayıp ahlakanı oluşturmuş içselleştirmiş, bunu da benliğinde hisseden insanlar kendisiyle barışıktır. Bu yüzden kendisine güvenir bu insanlar, o ne der bu ne der kafasında değildirler. Kendisiyle barışık insan işiyle de eşiylede hayatla da barışıktır. Çogunlukla mutludurlar, saplantılı kişilik değildirler mesela, kendilerine olan güvenleri sayesinde çogu insanı hayatından çıkarabilir, sorun yaratanlardan degildir, sorun çözer, liderlik özelliği sergilerler. Daha da uzun yazardım ama yazımı karayip korsanlarından bir replikle bitirmek istiyorum;
Mesele uzun yaşamak degil jack, asıl mesele kendinle barışık yaşamak.