mesajdaki buram buram hümanızmanın nasıl "koca bi yalan olduğuna" şurdan yola çıkarak işaret edicem bay okuyucu:
ödüllendirdiğim kendim, ödülü elbette göstermiş olduğu yüksek performans neticesinde edinmiştir. peki performansım üzerinden işverenenin kar marjına kıyasla benim ödüllendilmiş mi, yoksa fena kerizlenmiş mi olduğum çıkarsanmalı?
telkin şu: işini vaktinde bitir; evine gittiğinde işle uğraşmak zorunda kalma; -dikkat!- çünkü evinde asla tam kapasiteyle çalışamazsın. he nereye fokuslanmış oldu mevzuu, işten alınacak maksimum verime; yani işgücünden, yani benden. e hani ödüllendiricektim kendimi ben. he düstur buysa anlarım, açık açık söyle: önce kendini becert, sonra aktif ol, bundan büyük haz olmadığını anlıycaksın(de sade mısın, be hey dürzü?).
bir kere başıma gelmiştir, bu çağın modası "seminer"ler arasında bulunduğum bir tanesi -zaman yönetimi eğitimi- üzerine söylevde bulunan havalı deniz abla tadında ablamın telkinlerini dinlemekteydim; ama ağzından bunları işitince daha bi bulantı geldi, yine bi meylettim sartre'a doğru, "haklıymışsın bay sartre, koyarım böyle sistemin pişkinliğine. geri çekiyorum kendimi bu kısır döngüden.". semineri verenin de bir şirket sahibi olduğunu öğrenince pek şaşırmazsınız di mi?